Adler, her teorist gibi, kuramını oluştururken kendi hayatından esinlenen bir teoristtir. Ailesi tarafından pek önemsenmediğini (özellikle annesi tarafından)düşünmektedir.Geçirmiş olduğu sıkıntılı çocukluk döneminden dolayı,doğum sırasının, kişilik oluşumu üzerinde etkili olduğundan bahseder. Adler'e göre,ilk çocuk başarılı, ortanca barışçı, en küçüğü ise neşelidir.. Merve Feyizoğlu
Adler'e göre kişilik bir bütündür.Kişi hayatına şekil verecek en önemli unsurdur.Geleceğine kendi istekleri ve amaçları doğrultusunda yön verebilir. Betül İnci
Adler'in yaklaşımının temel hedefi kendieri, diğerleri, ve yaşam hakkındaki yanlış inançlarını belirleyip düzeltmesinde danışanlara yardımcı olmak ve sonuç olarak, sosyal dünyaya daha aktif katılımlarını sağlamaktır. Bireyin gelişiminde aienin rolüne önem verilemktedir. Bilişsel, yapısalcı ve psikodinamik yaklaşımlarından yararlanan bütüncül bir kuramdır Adler amcamızınki :)
- Adler her teorisyen gibi gerçekleştirdiği teorisini kendi yaşamıyla ilişkilendirerek öne sürer. - Doğum sırasının önemine değinir. - İnsan davranışlarının geçmişte aranmasından yana değildir; bu noktada Freud'la ters düşer. - O'na göre şimdiki davranışlarımız gelecekteki amaçlarımız tarafından şekillenir.
Adler e göre insanların doğum sırası kişiliğin oluşmasında temel bir etken olmasa da kişiliği üzerinde önemli farklılıklar yaratabilir(birth order).Adler insan kişiliğinin eksiklik ya da yetersizliğini giderip üstünlük ya da yetkinliğe ulaşma çabasını anlamaya çalışmaktadır.
Adler *kendi hayatını ( ailesinin ve arkadaslarının arasındaki değeri) baz alarak bu kuramı oluşturmuştur. *doğum sırasının önemini belirtmiştir. *doğumdan sonra ilk 6 yıl içinde anneyle kurulan ilişkinin algıyı ve kişiliği oluşturduğunu belirtir. *4-5 yaşlarından sonra yaşam stili oluşuyor çünkü insan o yaşlarda sosyalleşiyor.
Freud'un aksine davranışın geçmiş tarafından değil gelecek tarafından şekillendiğini öne sürmüştür.Adler'e göre üstünlük duygusu evrenseldir fakat üstünlüğe ulaşmada sergilenen davranışlar kişiden kişiye farklılık göstermektedir.
-doğum sırası ve kişilik arasındaki ilişki, -hayatındaki olumsuzluklardan ve aşağılık hissinden kurtulmak için sosyal ve akademik yönden çok çalıştığı, -kişiliğin bölünmez bütün oluşu, -davranışların geçmiş değil de gelecek tarafından belirlenmesi... vs
Her insan aşağılık duygusunu yaşar fakat önemli olan bu duyguyu verimli bir şekilde yönlendirmektir.Adler e göre bizim şimdiki davranışlarımız gelecekteki planlarımıza göre şekillenir.
Gülsemin Şahin dedi ki... Adler, ''birşey de başarısız olursan bunu başka birşey de telafi etmeye çalışırsın''der.
ve; ''geçmiş bize bazı şeyler öğretir ama bugünde eğer iyiye yönelik bir umudunum vsrsa geçmişte yaşadığım olayların en azından etkisini azaltabilirim''der
Adlere göre doğum sırası önemli bir yer tutuyor bireysel psikolojide. Çocukken yaşadığı reddedilme duygusu ve anne-babasının tutumu kuramını geliştirmesinde etkili olmuş. Ona göre her insan aşağılık duygusu yaşar ama bu duyguyu doğru şekilde yönlendirmektir önemli olan.
Adler, her ne kadar sıkıntılı bir çocukluk geçirdiyse ve bu dönemlerde kendini yetersiz hissettiyse de, zamanla öğrenilmiş çaresizliğinin üstesinden gelmiş, kendini geliştirmiş ve dünyaca ünlü bir teorist olmuştur!
Adler doğum sırası üzerinde yoğunlaşmıştır. Kendisi 2. çocuk olduğu için abisini çok kıskanmıştır. Ama gördüğümüz kadarıyla Adler hep kendi hayat tecrübelerinden yola çıkarak bazı fikirler öne sürmüştür, sadece kendi yaşantısını değil diğer yaşantıları da inceleyip sonra sonuçlara varsaydı daha doğru bilgiler elde edebilirdi.
Adler'e göre üstünlük duygusu evrenseldir fakat bu üstünlüğe ulaşma da sergilenen davranışlar çok çeşitlidir. Üstünlük çabası da 4-5 yaşından sonra başlar çünkü insanlar bu dönemden sonra sosyalleşmeye başlar.
Eğer bir alanda başarısız olursak, başka bir alanda başarılı olmayı deneyebiliriz. (Alfred Adler'in telafi kavramı) Bu durumda öğrenilmiş çaresizliği öğrenilmiş iyimserliğe dönüştürmüş oluruz.
20 yorum:
Adler, her teorist gibi, kuramını oluştururken kendi hayatından esinlenen bir teoristtir. Ailesi tarafından pek önemsenmediğini (özellikle annesi tarafından)düşünmektedir.Geçirmiş olduğu sıkıntılı çocukluk döneminden dolayı,doğum sırasının, kişilik oluşumu üzerinde etkili olduğundan bahseder. Adler'e göre,ilk çocuk başarılı, ortanca barışçı, en küçüğü ise neşelidir..
Merve Feyizoğlu
Adler'e göre kişilik bir bütündür.Kişi hayatına şekil verecek en önemli unsurdur.Geleceğine kendi istekleri ve amaçları doğrultusunda yön verebilir.
Betül İnci
Alfred Adler:
Bireysel Psikoloji...
Doğum sırasının önemi, reddedilmişlik hissi, üstünlük kompleksi, aşağılık kompleksi, (superiority & inferiority)...
"İnsanlar, kendi motivasyonlarının farkında olan 'bilinçli' varlıklardır." sözüyle Freud'a karşı çıkışı...
Problemleri geçmişte değil, gelecek düşüncelerinde aramak...
Çelişkisel niyet...
vb...
Sinem TAŞYARAN
Adler'in yaklaşımının temel hedefi kendieri, diğerleri, ve yaşam hakkındaki yanlış inançlarını belirleyip düzeltmesinde danışanlara yardımcı olmak ve sonuç olarak, sosyal dünyaya daha aktif katılımlarını sağlamaktır. Bireyin gelişiminde aienin rolüne önem verilemktedir. Bilişsel, yapısalcı ve psikodinamik yaklaşımlarından yararlanan bütüncül bir kuramdır Adler amcamızınki :)
- Adler her teorisyen gibi gerçekleştirdiği teorisini kendi yaşamıyla ilişkilendirerek öne sürer.
- Doğum sırasının önemine değinir.
- İnsan davranışlarının geçmişte aranmasından yana değildir; bu noktada Freud'la ters düşer.
- O'na göre şimdiki davranışlarımız gelecekteki amaçlarımız tarafından şekillenir.
Adler e göre insanların doğum sırası kişiliğin oluşmasında temel bir etken olmasa da kişiliği üzerinde önemli farklılıklar yaratabilir(birth order).Adler insan kişiliğinin eksiklik ya da yetersizliğini giderip üstünlük ya da yetkinliğe ulaşma çabasını anlamaya çalışmaktadır.
Adler
*kendi hayatını ( ailesinin ve arkadaslarının arasındaki değeri) baz alarak bu kuramı oluşturmuştur.
*doğum sırasının önemini belirtmiştir.
*doğumdan sonra ilk 6 yıl içinde anneyle kurulan ilişkinin algıyı ve kişiliği oluşturduğunu belirtir.
*4-5 yaşlarından sonra yaşam stili oluşuyor çünkü insan o yaşlarda sosyalleşiyor.
Freud'un aksine davranışın geçmiş tarafından değil gelecek tarafından şekillendiğini öne sürmüştür.Adler'e göre üstünlük duygusu evrenseldir fakat üstünlüğe ulaşmada sergilenen davranışlar kişiden kişiye farklılık göstermektedir.
Adler, ‘telafi’(compensation) kavramını getirmiştir.Yani eğer bir alanda başarısız olursak başka birr alana yönelip başarılı olmak gibi...
-doğum sırası ve kişilik arasındaki ilişki,
-hayatındaki olumsuzluklardan ve aşağılık hissinden kurtulmak için sosyal ve akademik yönden çok çalıştığı,
-kişiliğin bölünmez bütün oluşu,
-davranışların geçmiş değil de gelecek tarafından belirlenmesi... vs
Her insan aşağılık duygusunu yaşar fakat önemli olan bu duyguyu verimli bir şekilde yönlendirmektir.Adler e göre bizim şimdiki davranışlarımız gelecekteki planlarımıza göre şekillenir.
Gülsemin Şahin dedi ki...
Adler,
''birşey de başarısız olursan bunu başka birşey de telafi etmeye çalışırsın''der.
ve; ''geçmiş bize bazı şeyler öğretir ama bugünde eğer iyiye yönelik bir umudunum vsrsa geçmişte yaşadığım olayların en azından etkisini azaltabilirim''der
Adlere göre doğum sırası önemli bir yer tutuyor bireysel psikolojide. Çocukken yaşadığı reddedilme duygusu ve anne-babasının tutumu kuramını geliştirmesinde etkili olmuş.
Ona göre her insan aşağılık duygusu yaşar ama bu duyguyu doğru şekilde yönlendirmektir önemli olan.
Adler, her ne kadar sıkıntılı bir çocukluk geçirdiyse ve bu dönemlerde kendini yetersiz hissettiyse de, zamanla öğrenilmiş çaresizliğinin üstesinden gelmiş, kendini geliştirmiş ve dünyaca ünlü bir teorist olmuştur!
Adler doğum sırası üzerinde yoğunlaşmıştır. Kendisi 2. çocuk olduğu için abisini çok kıskanmıştır. Ama gördüğümüz kadarıyla Adler hep kendi hayat tecrübelerinden yola çıkarak bazı fikirler öne sürmüştür, sadece kendi yaşantısını değil diğer yaşantıları da inceleyip sonra sonuçlara varsaydı daha doğru bilgiler elde edebilirdi.
Tuba Kocatepe
Adler'e göre üstünlük duygusu evrenseldir fakat bu üstünlüğe ulaşma da sergilenen davranışlar çok çeşitlidir. Üstünlük çabası da 4-5 yaşından sonra başlar çünkü insanlar bu dönemden sonra sosyalleşmeye başlar.
Eğer bir alanda başarısız olursak, başka bir alanda başarılı olmayı deneyebiliriz. (Alfred Adler'in telafi kavramı) Bu durumda öğrenilmiş çaresizliği öğrenilmiş iyimserliğe dönüştürmüş oluruz.
Merve Naç
21.10.10 tarihinde Bandura'nın Social Learning teorisini işledik. self observation, judgement, self response, attention, retention, reproduction, motivation, past,promise,viciourus reinforcement ve punishment konularının önemini ve neler olduğunu öğrendik.. birde Freud'un psychoanalysis kuramını işledik..
Yorum Gönder