Lilypie Trying to Conceive Event tickers

29 Ekim 2010 Cuma

Makale Özeti: Elfhag, K., A Synthesis of Recent Research on Obesity with the Rorschach and Suggestions for the Future, Special Section: Rorschach and

Obezite, batı Ülkerlerinde artan ciddi bir sağlık sorunudur. Yüksek seviyedeki obezite, birçok sağlık problemini de (diyabet, yüksek tansiyon) yanında getirmektedir. Obezitenin önemli bir tanımlaması da beden kitle indeksinin (BKİ) hesaplanmasıdır. 30 kg/m2 ve üzerinde bir değer, obezite olarak tanımlanmaktadır. 25-30kg/m2 değeri aşırı kilo, 30-35 kg/m2 “sınıf I” obezite, 35-40 kg/m2 “sınıf II” obezite, 40 kg/m2 ve üzeri “sınıf III ya da aşırı obezite” olarak sınıflandırılmıştır.
Rorschach, birkaç çalışmasında obeziteye değinmiştir. Bu çalışmada hastalar kişilik düzeylerine göre ayrılmıştır ve sınıflandırmalarda hastalar; uyum yeteneği, konfor isteği, hayal ve esnekliklerine göre seçilmiştir. Bu grupların sonuçlarında, sağlıklı veya az sağlıklı kişiler seçilmiştir. Bu sınıflandırmada, daha az sağlıklı kişiliğe sahip hastaların ortaya koyduğu fiziksel ve zihinsel semptomlara karşı, daha düşük kalorili diyetle iyileşebilmeleri öngörülmektedir. İki gurubun da diyet için uygulamaları farklıdır. Çalışmalarda duyguların fark edilmemesi-ifade edilememesi şeklinde görülen alexithymianın çok fazla görüldüğü belirtilmiştir. Rorschach, hipotezlerinde, alexithymianın fantezi duygularının, obez insanlarda düşük olduğunu söylemiştir. Çalışmada Roschach, bastırma ve inkâr odaklı savunma mekanizmalarını kullandığını söylemiştir. Obez hastalarla normal vücut ağırlığına sahip olanlar arasında, psikopatoloji açısından anlamlı bir fark olmadığını gösteren araştırmaların yanında; obez hastaların daha düşük benlik değerine sahip oldukları, psikopatolojik durumların daha fazla gözlendiği, özellikle depresyon ve kişilik bozukluklarının bulunduğu ortaya konmuştur (Kaplan, 1957). Ayrıca, anoreksiya ve bulimia yeme bozukluklarının, düşünce bozukluklarından kaynaklandığı saptanmıştır.
Bu çalışmada asıl amaç, obeziteyi ve yeme davranışlarını anlama ve iyileşme sürecini ayarlamaktır. Obezite hastalığı, insanlarda sıklıkla depresyona ve diğer psikiyatrik bozukluklara yol açar. Diğer bir deyişle, kişilerin sağlıkla ilgili yaşam kalitesini birçok yoldan etkileyen yaygın bir bozukluktur. Bununla ilgili 6 çalışma yapılmıştır ve birinci çalışmada, gruptaki hastaların depresif özellikli sorunlarla başa çıkma zorluklarına yer verilmiştir. Bu gruptaki hastalar; yüksek eğitimli, düzenli saat aralıklarıyla yemeklerini yiyen ve aynı zamanda çok fazla yemek yiyen insanlardır. Duygusal zorlukları çok karışıktır. İkinci çalışmada depresyon ve obezite, insanlarda çok fazla görülmektedir. Burada, kişisel rapora göre, vücut ağırlığı fazla olan insanların çok fazla ağrıları vardır. Aynı zamanda, bilişte ve algıda yaşanan bozulmaların obeziteyle ilgisinin olmadığı görülmüştür. Çalışma 3’te, yeme davranışıyla birlikte kişilik yapıları da değerlendirilmiştir. Yeme davranışı ekranda ölçülmüş ve stres altında olan insanların aşırı yemek yeme isteğinde bulundukları görülmüştür. Bu çalışmaya göre, yemeğin kokusu ve görünüşü de yeme davranışını artırmaktadır. Çalışma 4’te, tokluk artırıcı ilaç ve onların etkileri gözden geçirilmiştir. Buna göre ilacın yemek alımını azalttığı görülmektedir. Çalışma 5’te, fiziksel zorlukların yeme davranışını azalttığına işaret edilmiştir. Son olarak Çalışma 6’da, algıda ve bilişte yaşanan zorlukların, özellikle erkek şizofreni hastalarında, kilo kaybına yol açtığı görülmüştür. Buna göre, “gerçeklik algısında bozulma” obezitenin zorluklarından biridir.
Araştırmanın sonuçlarına göre, obez insanlarda depresyona ve patolojik bulgulara rastlanılmaktadır. Çalışma 1 ve 2’de kilolu insanların patolojisi daha kötüdür. Çalışma 3’te; gıda alımında, yani yeme oranıyla karakter belirlenmektedir. Tokluk artırıcı maddenin büyük önemi vardır. Duygusal tepki verebilme, kişilik olarak kabul edilir. Kilo verimi olan insanlarda bağımsızlık söz konusudur. Çalışma 4’te ise kilo veriminde ego bozukluklarından, yani algı bozukluklarından kaynaklanan zorluklara yer verilmiştir.
Genel olarak obezite, tanınması en kolay ve tedavisi en zor tıbbi durum olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışma, MMPI çalışmalarıyla da kıyaslanmıştır. Buna göre, yeme davranışı oral özelliklerle olur ve oral dönemdeki fiksasyon (psikanalizde belli bir nesneye sıkıca bağlanma) obeziteye neden olmaktadır. Görüldüğü gibi, biliş sürecinde ve yeme davranışında ego çok önemlidir. Bu araştırmada, obez hastalarının en az bir psikiyatrik bozukluğunun bulunduğu saptanmıştır. Obezite ve depresyon arasında önemli bir ilişkinin olduğu bildirilmiştir. Birçok araştırmada, obez hastalarda başta depresyon olmak üzere psikiyatrik bozuklukların yüksek oranlarda görüldüğü bildirilmektedir. Bu bozukluklardan bazıları, hiperaktivite ve dikkat bozukluğudur. Cinsiyetin işlevine de değinerek, erkeklerin obeizteye karşı kadınlardan daha savunmasız olduğu bulunmuştur.
İster farmakolojik, ister psikoterapötik davranış tedavileri olsun; hemen hemen bütün tedavi yöntemlerinde, kilo kaybından sonra hastanın, şiddetli stres altında tekrar eski yeme alışkanlığına döndüğü görülmüştür. Bu açıdan psikiyatrik tedavinin ve izlemin, obezitenin kontrolünde önemi büyüktür. Tedavi yöntemlerinin arasında, kişinin kendisiyle olan algısını değiştirmek tek esastır. Yeme davranışını değiştirmek, yaşamı değiştirmek ve yemekten kaçınma çok büyük ilerleme gösterir. Rorschach ile çalışmak zaman alıcı ve kapsamlı eğitim gerektirmektedir. Rorschach; obeziteye katkıda bulunur, potansiyel bir role sahiptir ve Rorschach yeme bozukluklarını değerlendirir. Yine de; obezite ile psikopatoloji, aleksitimi (alexithymia) ve benlik saygısı arasındaki ilişkiyi açıklayacak yeni araştırmaların yapılmasına fazlaca gereksinim duyulmaktadır.

Elfhag, K., A Synthesis of Recent Research on Obesity with the Rorschach and Suggestions for the Future, Special Section: Rorschach and Health Psychology, Rorschachiana 31, 117–142

Makaleyi tercüme eden ve özetleyen: Merih Öner

Hiç yorum yok: