Lilypie Trying to Conceive Event tickers

15 Ekim 2010 Cuma

Makale Özeti: See Agression, Do Aggression!

‘Aggression’ (saldırı), dünyanın ve elbette ülkemizin yüzleşmekte olduğu en büyük problemlerden biri olarak tartışılabilir. Bunun sonucu olarak, psikoloji tarihinde agresyon, ağırlıklı olarak araştırılmış bir konudur. Yıllarca davranış bilimciler ve sosyal psikologlar, agresyon ve insan etkileşimine önem vermiş, bu konuda araştırmalar yapmışlardır. Bu çalışmalarda önemli amaçlardan biri de elbette agresyonu tanımlamaktır. Bu tanımı yapmak kolay gibi görünse de, bazı tanımlar yüzeysel ya da belirsiz olabilir. Örneğin şu davranışlardan hangisini agresyon olarak tanımlarsınız; Bir boks maçı? Bir fareyi öldüren bir kedi? Boğa güreşi? Düşmanını vuran bir asker? Ya da dairenize fare kapanları kurmak mı? Bu davranışlar listesi agresyon tanımına uyabilir ya da uymayabilir. Sonuç olarak elimizde on farklı sosyal psikolog varsa, muhtemeldir ki on farklı agresyon tanımımız da olacaktır.
Birçok araştırmacı bir agresyon tanımı üzerinde anlaşmak yerine, insanda agresyonun kaynaklarının neler olduğunu anlamaya uğraşarak deneysel çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmaların sonucu olarak bazı teorik görüşler ortaya atılmıştır. Örneğin bir görüşe göre, insanoğlu biyolojik olarak agresyona ve şiddet davranışına eğilimlidir ve programlıdır. Bir diğer görüşe göre ise, agresyon davranışı, ortama göre gelişir. En çok kabul gören teori ise, agresyon davranışının öğrenilmiş bir davranış olduğudur.
Psikoloji tarihinde çocukların agresif-saldırgan olmayı nasıl öğrendikleri ile ilgili en önemli çalışmayı, 1961 yılında, Stanford Üniversitesi’nden A.Bandura, D. Ross ve S. Ross yapmıştır. Bandura’nın öncüsü olduğu sosyal öğrenme kuramcıları, öğrenmenin kişilik gelişiminde birincil faktör olduğuna inanmışlar ve bu öğrenme diğer insanlar ile etkileşime geçerek gerçekleşiyor demişlerdir. Bandura, davranışın, başka insanların davranışlarını gözlemleme ve modelleme gibi önemli yollarla şekillenebileceğine inanmıştır.
Bandura’nın çalışmasında, araştırmacılar çocukları, agresif olan veya olmayan davranışlar gösteren yetişkin modellere maruz bırakmışlardır. Daha sonra çocuklar yetişkin modelin olmadığı yeni bir ortama alınmışlar ve modelin etkisi olmadan neler yapacakları gözlenmiştir. Bu deneysel ortamda Bandura ve çalışma arkadaşları 4 tahminde bulunmuşlardır:
1. Agresif yetişkin modeli gözlemleyen çocuklar, model görünürde olmasa bile yetişkini taklit ederek, benzer agresif davranışları gösterirler. Ayrıca bu taklit davranışı, model olmayan durumlarda ve agresif olmayan modelin gözlendiği durumlarda önemli oranda değişkenlik gösterir.
2. Agresif olmayan modele maruz kalan çocuklar, yalnızca agresif modeli gözlemleyen çocuklardan değil, hiç model gözlemlemeyen çocuklardan da daha az agresif davranış gösterirler. Bir diğer deyişle, agresif olmayan yetişkin modellerin bir çeşit agresyon-önleme etkisi olacaktır.
3. Çocuklar, kendi cinsiyetinden olan yetişkinleri ya da aile bireylerini kendileri ile özdeşleştirme eğiliminde oldukları gibi; burada da aynı cinsiyetten oldukları bir modelin davranışını, farklı cinsiyetten olana göre daha fazla taklit edeceklerdir.
4. Agresif davranışlar toplumda daha çok erkek-tipi davranışlar olarak kabul edildiğinden, erkek çocuklar daha fazla agresif davranışları taklit etme eğiliminde olacaklardır.
Bu çalışma için 36 erkek ve 36 kız denek olarak alınmıştır. Çocuklar 3-6 yaşlarındadır.
Çocukların 24 ü kontrol grubunu oluşturmuştur, yani hiçbir modele maruz kalmamışlardır. Geriye kalan 48 denek ilk olarak iki gruba ayrılmıştır: agresif modele maruz kalacak olanlar ve agresif olmayan modele maruz kalacak olanlar. Bu gruplar yine kendi aralarında kız-erkek olarak ayrılmışlardır. Son olarak da her grup tekrar ikiye bölünmüş, bir grup karşı cinsten bir yetişkin modele maruz kalırken, diğeri aynı cinsten bir yetişkin modele maruz bırakılmıştır. Yani toplamda, 8 deney grubu ve 1 kontrol grubu oluşturulmuştur.
Çocukların her biri ait olduğu grubun deneysel prosedürüne tabi tutulmuştur: Çocuk, önce deneyci tarafından bir oyun odasına getirilir. Denek, bir köşedeki masada oyuncaklarla oynarken; deneyci, “yetişkin model”i oyuna katılması için davet eder ve odaya alır. Model de başka bir köşedeki masaya geçer. Modelin masasında çeşitli oyuncaklara ek olarak “Bobo Doll” vardır. Deneyci, bu oyuncakların model için olduklarını söyleyerek odadan ayrılır. Agresif ve agresif olmayan modellerin her biri, önce sıradan bir oyuncakla oynar. Ancak, bir dakika sonra agresif model, Bobo Doll’a şiddetle saldırır. Bağırarak yumruk ve tekmeler atar. Bu olay on dakika devam eder, ta ki deneyci odaya gelip modele veda ederek çocuğu alıp başka bir oyun odasına götürene dek.
Götürüldükleri bu ikinci oyun odasında, çocuklara çok sayıda göz alıcı oyuncak sunulmuştur. Ancak kısa bir süre sonra, deneyci, bu oyuncakların başka çocuklar için ayrıldıklarını, başka bir odaya giderek orada diğer oyuncaklarla oynayabileceklerini söylemiştir. Deneydeki bu aşamanın amacı, agresif davranış göstermesi beklenecek olan çocukların, bir şekilde sinirlenmiş ve mutsuz olmalarını sağlamaya çalışmaktır.
Çocukların son aşamada alındıkları oyun odası, hem agresif olan hem de agresif olmayan tarzda oyuncaklarla doldurulmuştur. Elbette ki agresif olanların arasında Bobo Doll da vardır. Her denek, bu odada 20 dakika oynaması için bırakılmıştır. Bu sırada tek yönlü ayna arkasından her deneğin agresif davranışları kaydedilmiştir.
Araştırmanın sonucunda deneklerin, modelden gözledikleri fiziksel agresif davranışları -üstüne çıkmak, burnuna vurmak, tekmelemek, fırlatmak vs.- Bobo Doll’a uyguladıkları görülmüştür. Ayrıca çocuklar sözlü olarak da modelden gözlemledikleri gibi Bobo Doll’a saldırmışlardır. Bunlara ek olarak, çocuklar, modelin sergilemediği bazı agresif davranışlar da göstermişlerdir.
İstatistiksel sonuçlar incelendiğinde görülmüştür ki, Bandura, Ross ve Ross’un 3 hipotezi doğrulanmıştır. Fiziksel şiddet gösteren modele maruz kalan çocuklar, gözlemledikleri modelin aynısını taklit etmişlerdir. Diğer yandan, modellerin sözlü agresifsel davranışları da aynen taklit edilmiştir.
Ancak, Bandura ve arkadaşlarının tahmin ettiği gibi, agresif olmayan modellerin, agresif davranışı engelleyeceği görüşü tam olarak doğrulanmamıştır. Sonuçlar çok karışık ve tutarsızdır.
Bununla beraber tahmin edilmiş olan cinsiyet kaynaklı farklılıklar hipotezi güçlü bir şekilde desteklenmiştir. Görülmüştür ki, erkekler kızlara oranla daha fazla fiziksel şiddet göstermiştir.
Bandura, Ross ve Ross, bu çalışmada; şiddet gibi bazı davranışların, gözlemleme yoluyla ve taklitle, üstelik ne modele ne de deneğe hiçbir pekiştireç verilmediği durumlarda bile, öğrenilebileceğini göstermiştir. Bandura ve arkadaşları, çocuklar yetişkinlerin bu tarz davranışlarına tanık olduklarında, bu davranışın çocuk tarafından “uygun” bir davranış olarak algılandığını ileri sürmüşlerdir. Bunun sonucu olarak da, gelecekteki sıkıntı ve üzüntü durumlarında çocuklar daha fazla şiddet göstereceklerdir.
Bu çalışma ayrıca, erkek agresif modellerin erkekler üzerindeki etkilerinin, kadın agresif modellerin kızlar üzerindeki etkilerinden daha çok olduğunu göstermiştir. Bunun sebebi olarak da, agresyonun daha erkek-tipi bir davranış olduğunu söylemişlerdir.

Bandura,A., Ross, D. , Ross, S.A.(1961). Transmission of aggression through imitation of aggressive models. Journal of Abnormal and Social Psychology,63, 575-582.

Makaleyi İngilizceden çeviren ve özetleyen: Sümeyra Tayfur

Hiç yorum yok: