Lilypie Trying to Conceive Event tickers

1 Ekim 2010 Cuma

Makale Özeti: The Existential Framework for Understanding the Counseling Needs of Clients

Bu makale, bazı duygusal sorunların ve yas tutmanın eşlik ettiği iletişim problemlerinin, varoluşsal yaklaşımla tedavisini ele almaktadır. Varoluşsal ve yas tutma modelleri, hastalara terapi sürecinde iyileşmenin yanı sıra ruhsal bir gezinti de sunmaktadır. Bu ruhsal gezinti, hastanın deneyimlerinin ve duygularının daha derinlemesine incelenmesi ile hastaya, bu konularda kendine dair bir içgörü geliştirmesine yardımcı olmaktır. Bu varoluşsal terapi yaklaşımında çoğunlukla I. Yalom’un düşüncelerinden ve yaklaşımlarından faydalanılmış. Bu süreçte, temelde 4 kaygıya değinilmiş: ölüm, özgürlük, yalnızlık ve anlamsızlık. Yalom, ölümün, insanlığın en açık ve kaçınılmaz gerçeği olduğunu söylemektedir. Ona göre, ölümden korkmak ve kaçmak, daha çocukluk yıllarından başlayarak geç yaşlara kadar devam etmektedir. Ölümün inkârında ve tanımlanamayan anksiyetede, ölüm korkusunu görebiliriz. Özgürlük ise Yalom’a göre, her insanın özgürce düşünebilmesi, hissedebilmesi, inanabilmesi ve bunların sorumluluğunu taşıyabilmesidir. Dolayısıyla hasta, sahip olduğu rahatsızlığı değiştirebilme ve hastalığa karşı tutumunu değiştirebilme, belirleyebilme özgürlüne sahiptir. Yalnızlık ise varoluşsal açıdan ele alındığında, kişinin varlığını, kendini diğer insanlardan tamamen ayırarak kendi bedeninde hissetmesidir. Bu sebeple, hastanın varoluşsal yalnızlığını anksiyetesi ve korkularıyla birleştirmesi ve bunları yeniden anlamlandırması, tedavi sürecinde etkili rol oynamaktadır. Yalom, anlamsızlığı, her birimizin esas sorumluluğunun hayatımızın anlamını bulmak ve kişisel olarak hayata geçerli bir anlam yüklemek şeklinde tanımlıyor. Bu anlamda hasta, dikkatini kendisine, sahip olduğu koşullarına vermeyip onun yerine hayatın anlamına veriyor. Makalede ayrıca, kabullenmek ve boyun eğmenin farklarına da değinilmiş. Hastanın varoluşsal açıdan anlamlar bulmaya çalışması, onun hastalığa boyun eğdiğine değil, hastalığı kabullendiği anlamına gelmektedir. Hastalığı kabullenmenin de, aslında kişinin varoluşuna dair anlamlar bulmak için en temel nokta olduğu vurgulanmış. Sonuç olarak, terapiyi iki yüzeye ayırırsak eğer, üst yüzeyde, terapist hastaya hedefler koyması, yeni beceriler geliştirmesi gibi konularda danışmanlık yaparken, alt yüzeyde ise hastanın ruh dünyasında ilerleyen bir süreç yer almaktadır. Ayrıca, bu makale göstermektedir ki, kişinin ruh dünyasındaki sorunları başarılı bir şekilde halletmek, üst yüzeydeki sorunları halletmede destekleyici bir etkiye sahiptir.

Makaleyi İngilizceden Tercüme Eden ve Özetleyen: Beyzanur Albayrak

Hiç yorum yok: