Lilypie Trying to Conceive Event tickers

29 Ekim 2010 Cuma

Makale Özeti: MOVING AWAY, AGAINST & TOWARD GOD: KAREN HORNEY’s NEUROTIC TRENDS and RELATIONSHIP to GOD

Karen Horney’nin geliştirmiş olduğu üç nevrotik trend (insanlara doğru yönelmek, insanlara karşı hareket etmek ve insanlardan uzaklaşmak), kişiler arası ilişkileri açıklayıp tanımlarken faydalandığımız yöntemlerden biridir. Bu makalede ise Hıristiyan dinine mensup danışmanların ve terapistlerin, yine Hıristiyan dinine mensup danışanların kişiler arası ve Tanrıyla olan ilişkilerini, Horney’nin üç nevrotik trendi (tutumu) üzerinden nasıl tanımlandırıldığı ve klinik alanda bu konuyla ilgili nasıl çalışıldığı anlatılmıştır.
Makalenin yazarlarına göre Karen Horney’nin üç nevrotik tutumu (insanlara doğru yönelmek, insanlara karşı hareket etmek ve insanlardan uzaklaşmak); sadece kişiler arası ilişkileri, evli çiftlerin ilişkilerini ve davranışlarını, ebeveyn-çocuk ilişkisini, terapist-danışan ilişkisini tanımlamada değil; ayrıca kişilerin Tanrıyla olan ilişkilerini tanımlamada da kullanılan bir metottur. Bir terapist bu tutumları iyi bir şekilde tanımlarsa, bu tutumların altında yatan ve hem çevremizdeki insanlarla hem de Tanrıyla olan ilişkimizin temelini oluşturan korku ve kaygılarımızı anlamlandırabilir. Horney’ye göre bu trendlerin hepsi dürtüsel ve inatçı olduğu için, nevrotik olarak değerlendirilmelidir; fakat, iyi entegre edilirse sağlıklı bir boyut kazanabilir. Nevrotik trendlerin birçok tezahürü vardır. Bunların içinde en önemlisi “ideal benlik”dir. Her trend için yaratılan bir ideal benlik vardır ki bu, kişinin sahip olmak istediği benliğin gerekliliklerini içerir. Örneğin, insanlardan uzaklaşma tutumu gösteren kişinin ideal benliğini “başkalarından bağımsızlık” (self -free) oluşturur.
Tanrı ile ilişkiyi değerlendirdiğimizde; Tanrıdan uzaklaşma tutumu gösteren kişiler çevreyi zorlayıcı (intrusive) olarak değerlendirdiği gibi, Tanrıyı da zorlayıcı ve tehditkâr olarak algılar. Bu kişiler, Tanrı’dan zarar görmektense, uzak kalmayı tercih ederler. Bu yüzden bu durumun yarattığı kaygıyla başa çıkmak için kişi, geri çekilme savunmasını gerçekleştirir ve Tanrı’dan uzak durur. Bu tutumu geliştiren kişilerin genelde; geçmişte şiddet, kötüye kullanım, ölüm, maddi sıkıntı ya da hastalık yaşamış kişiler olmaları da, Tanrı tarafından hayal kırıklığına uğratıldıklarına inanmalarına sebep olmuştur. Kişiler “duygusal mesafe” yoluyla bu kaygı ve hayal kırıklığıyla başa çıkmaktadırlar. Buna ek olarak; Hıristiyanlığın Tanrı’ya güveni ve bağlılığı gerektirmesi de, bağlılıktan kaçan ve kendi yeterliliklerine sarılan bu insanlar için ekstra bir kaygı yaratmaktadır. Dinin gerektirdiği birçok aktiviteyi de yerine getiremezler, çünkü insanlarla ilişkiden kaçarlar.
Tanrı’ya karşı hareket etme tutumu gösteren kişiler çevreyi düşmanca ve öfkeli olarak algıladıkları gibi, Tanrı’yı da düşmanca görürler. Tanrı ile olan ilişkilerini acımasızca ve kinci olarak değerlendirirler. Bu kişiler güç ve prestij peşindedirler, çünkü çevrenin düşmanlığıyla güçlü biri olarak başa çıkmaktadırlar. Kişi, Tanrı’nın kriterlerine uymadığını düşündükçe, günahkâr yaşam tarzı iyice benimsenir. “Tanrı bana zarar vermeden ben O’nu yaralamalıyım” düşüncesi vardır.
Tanrı’ya doğru hareket etme tutumu gösteren kişiler, kişisel ilişkilerinde gösterdikleri aşırı fedakâr tutumu, Tanrı ile ilişkisinde de sergiler. Bu kişilere göre, Tanrı çok güçlü ve çok büyüktür. Yine bu kişiler, O’nun sevgisinden ve desteğinden mahrum kalmamak için, Tanrı’ya tamamen bağlı kalıp öfkelerini kesinlikle ifade etmeyip bastırırlar. Böylece günahtan kaçınırlar. Dinin tüm gerekliliklerini yerine getirirler ve kimseye hayır diyemezler. Tüm başarıların ve başarısızlıkların Tanrı’dan geldiğine inanırlar. Bu kişilerin çevreleriyle ilişkilerinde olduğu gibi Tanrı ile ilişkilerinde de saklı bir öfke ve Tanrı’yı manipüle etme arzusu vardır.
Klinik ortamda, kişilerin Tanrı’ya olan bu tutumlarından, temel psikolojik ihtiyaçlarına dair çıkarımlar yapabiliyoruz. Tanrıdan uzaklaşma tutumu gösteren kişinin temel kaygısı, zorlayıcı (intrusive) etmenlerdir ve bu kaygıyla başa çıkma yöntemi, geri çekilmedir. Tanrı ile olan ilişkisinde de hayal kırıklığından kaçmak için Tanrı’dan uzaklaşır. Bunun sonucunda kişi, kendine yeterli ve başkalarından bağımsız bir ideal benlik geliştirir. Bu kişilerin Tanrı’nın ve diğer insanların tehditkâr ve zorlayıcı olmadıklarını öğrenmeye ihtiyacı vardır ve Tanrı ile yakınlık kurmaya teşvik edilmelidir. Tanrı’ya karşı hareket etme tutumu gösteren kişilerin temel kaygısı düşmanlıktır. Bununla başa çıkma yolu ise savaşmaktır. İdeal benlik olarak güçlü, kusursuz ve herkesin başarılarına şahit olduğu bir benlik ortaya çıkar. Bu tutumdaki Hıristiyanlara göre Tanrı’nın idealindeki benlikte de bu özellikler vardır ve eğer kişi bu özelliklere sahip değilse, Tanrı’nın düşmanca davranacağını düşünür. Bu sebepten dolayı, bu tutumun altında zayıf olma korkusu yatar. Bu kişilerle çalışırken, onlara, Tanrı’nın misillemeci olmayan (non-retaliotary) bir yapıda olduğu anlatılmalıdır. Tanrı’ya doğru hareket etme tutumu gösteren kişilerde temel kaygıyı, Tanrı tarafından yalnız bırakılmak oluşturur. Bu kaygıyla başa çıkmak için Tanrı’ya tam bağımlılık geliştirilir. İdeal benliği ise benliksizlik, sürekli anlayışlı ve başkalarına bağlı olmak oluşturur. Bu tutumdaki Hıristiyanlar, Tanrı’nın kurallarının çok katı olduğunu ve buna taviz vermeksizin uymak zorunda olduklarını düşünürler. Bu kişilerle çalışırken onlara eğlenmeyi ve özgür olmayı keşfetmelerinde yardımcı olunmalıdır. Baskıcı bir kaygı hissetmeden ibadet etmeye teşvik edilmelidirler.
Sonuç olarak, her türlü ilişkide olduğu gibi Tanrı ile olan ilişkide de sağlıklı olabilmek için, katı ve inatçı bir şekilde sadece bir tutumu yüceltmek yerine, her üç tutumu da dengeli bir şekilde kullanmalıyız.

Parker, S., Dewberry, J., Lloyd, B., Smith, J.R., Moving Away, Against and Toward God: Karen Horney’s Neurotic Trends and Relationship to God, Journal of Psychology and Christianity, 2009, Vol. 28, No. 1, 36-43

Makaleyi İngilizce'den tercüme eden ve özetleyen: Melike Alp

Hiç yorum yok: