Lilypie Trying to Conceive Event tickers

21 Ekim 2010 Perşembe

MAkale Özeti:Flatland’den Ayrılmak ve Maslow’u Onurlandırmak

Bu makale, hümanizmin psiko-ruhsal gelişimini açıklamadaki yetersizliğini temel alır. Halen birçok hümanist psikologun Flatland’de olduğunu belirten Rowan; hümanistlerin dünyaya bakışlarında herhangi bir gelişimin ve değişimin olmayışından yakınır. İşte bu noktada mecazi olarak “Flatland’den ayrılmanın” Maslow’un gelişim hiyerarşisini bir nebze de olsa onurlandıracağını vurgular.
Hatırlayacağımız üzere hümanist psikoloji Maslow’un ihtiyaç hiyerarşisiyle popüler olmuştu. Maslow (1987), bilincin değişik seviyelerinin olduğunu ve bunun gelişime yönelmemizde etkili olduğunu savunur. Seviyeleri geçtikçe ulaştığımız üst basamağın, aslında seçim noktası (choice point) olduğunu söyler. Buradaki seçim noktası; bireyin bilinçli bir karar almasının adeta zorunlu olduğu yönündedir. Her zaman toplumun bireyi ilerlemesi yönünde itekleyeceği arzusuna kapılmak ve seçim vurgusunu kısıtlamak ütopik bir olgudur. Birey kendi niyetiyle basamağı aşmalı ve kendini gerçekleştirme alanına girmelidir (realm of self-actualization).
Rowan’a göre Maslow’un piramidi kısmen yanlıştır. Çünkü Maslow kendini gerçekleştirmeyi ulaşılması çok zor olan sonuncu bir kategori olarak görür. Beş kategori vardır ve kendini gerçekleştirme bu kategorinin en üst tabakasıdır. Halbuki Wilber, 1996’da beş aşamanın olduğunu doğrular, ancak kendini gerçekleştirmenin bu beş aşamadan yalnızca üçüncüsü olduğunu söyler. Ona göre sıralama şu şekilde olmalıdır: Sihirli Aşama, Zihinsel Ben, Bilinçliliğin Gerçek Aşaması (Kendini Gerçekleştirme), Ruhsal Aşama ve Nedensel Aşama. Wilber yaptığı bu düzenlemeyle, hiyerarşide yer alan fizyolojik ve güvenlilik gibi gereksinimleri yok saymaz; sadece ilave olunması gereken aşamaları anlamlandırmak ister. Rowan ise tanımlamalarda ihtiyaç yerine “tercih” kavramının üzerinde durur. Ona göre ruhsal gelişim ihtiyaç değildir, tercihtir.
Bunların ilki Sihir Aşamasıdır (Magic/Myhtic Level). Burada birey otorite figürünü temsil eden gruba, aileye, din topluluğuna ya da koloniye teslim olur (Wilber, 2000). Amaç, sihirli özgürlüğe ve potansiyeli iyi kullanmaktan duyulan memnuniyete erişmektir. İkinci aşama Zihinsel Ben’dir (Mental Ego). Burada birey görevleriyle meşgul olarak mutluluğa erişmeye çabalar. Bu aşamada mutluluk değer kazanır ve tutku olmaktan öteye geçer. Birçok edebi üretim bu aşamada gerçekleşir. Daha sonra insanlar Bilinçliliğin Gerçek Aşamasına (Authentic Stage of Consciousness) ulaşır. Özerklik ve otantikliğin uzlaştırıldığı bu aşama, aslında Maslow’un sözünü ettiği kendini gerçekleştirme aşamasıdır. Maslow’un tanımının tatmin edici olmadığına inanan Rowan, Wilber’in 1996’daki bu tanımının daha çok uygun olduğunu savunur.
Bir sonraki aşama Ruhsal Aşamadır (Psychic and Subtle Stage). Bu kategoride, sevinç ve şefkat duyguları güçlüdür; duygu olarak ağaçların, dağların, okyanusların ve duran taşların ruhu olduğuna inanç burada söz konusudur. İlahi güce işaretlerle ve görüntülerle yaklaşmayı tanımlar (Assagioli, 1975; Jung, 1964; Hillman, 1997; Housten, 1996). En son aşama Nedensel Aşamadır (Causal Stage). Burada bütün semboller kaybolur. Mutluluk kavramı, yaşananların yanında somut ve sınırlı bir kavram olduğu için “değer”liliğini yitirip sıradan bir statü kazanır. Birey, herhangi bir yol gösteren levha olmaksızın, bütün sembollerden ve araçlardan kurtularak, ruhun okyanusuna derinlemesine dalar. Birey ve evren bütünleşir, bir olur. Krippner bunu 1997’e bütün-kendilik (All-Self) olarak tanımlamıştır.
Flatland’de kalmak demek, tüm bu ruhsal gelişimi hiçe saymak demektir. Belki bu empirik psikoloji çalışmaları için yeterlidir ama hümanist psikologlar daha fazlasını irdelemelidir. O yüzden bir an önce bu sınırlandırılmış ortamdan uzaklaşıp, Maslow’un düşünce deryasını olabildiğince geliştirmek gerekir. Ne de olsa kendini gerçekleştirme ömür boyu süren bir gelişim sürecidir.

Makaleyi İngilzce'den tercüme eden ve özetleyen: Berra Baş

Hiç yorum yok: