Lilypie Trying to Conceive Event tickers

24 Kasım 2010 Çarşamba

Makale Özeti:Yedi Ruhumuz

Sufi psikolojisinin üç temel kavramlarından biri olan ruhun yedi ayrı yönü vardır. Bunların her birinin kendi ihtiyaçları ve güçleri vardır. Farklı zamanlarda biz farklı ruhların egemenliği altına gireriz. Tasavvufta amaç uç noktalara gitmeden ruhlar arasındaki dengeyi sağlamaktır. Bir sufi için hangi ruhun etkisinde olduğunu bilmek gördüğü rüyanın yorumunu bile değiştireceğinden önemlidir. Yedi ruhtan altısı negatif ve pozitif özellikler içerirken son ruh olan Sırr-ül Esrar da negatif hiçbir özellik bulunmaz. Tasavvuftaki ruh modeli bir denge modelidir.
İlk ruhumuz Madeni Ruh iskelet sisteminde özellikle omurilikte yer alır, çeşitli hareket ve faaliyette bulunmamıza yarar ve bütün dinlerdeki ibadetin ve meditasyonların hayati parçasıdır. Ruhun en az bilinçli yönü olmasına karşın en temel değişikliklerin gerçekleştiği yerdir. Bu ruhta, dengesizlik, aşırı esneklik veya aşırı setliktir. Kişi yeni bilgilere kapılı ve inatçıdır, dik kafalıdır veya aşırı uysal olup sınır koyamaz, maneviyattaki sürekli ilerleme kişilere aşırı gelebilir ve başa çıkamayıp, kendilerini baskı altında hissedebilirler.
İkinci ruh Bitkisel Ruhtur. Karaciğerdedir ve sindirim sistemiyle bağlantılıdır. Anne karnımızdaki halimiz buna örnek olabilir sadece beslenme ve gelişme vardır. Almamız gereken vitaminleri, besinleri gerektiği kadar almalıyız ki denge sağlansın aynen bunun gibi doğduktan sonraki yaşam için de bu geçerlidir. Bunun gibi manevi açıdan beslenme de fiziki açıdan beslenme gibidir. Bu ruhta dengesizleşirse bitkisel hayatta gibi gün boyu bir şey yapmadan yatıp oturan tip insan olur ya da hiperaktif olup bir iş başında duramaz, okuyamaz ve bir işi sürdüremezler. Yetersizlik ve aşırı aktiflik manevi yolun yolcusunun en büyük düşmanlarındandır çünkü bu günlük ruhsal ve dinsel faaliyetleri sürdürememe ve kendi içinde gizli olan Allah’ ı bulmak için yeterince yavaşlayamama olur.
Üçüncü ruh hayvansal ruh kalpte yerleşiktir ve kan dolaşım sistemiyle bağlantılıdır. Korku, öfke ve tutkularımızı içerir. Kendini ve türünü koruma güdüleri bu ruhtadır. Hemen sağlanabilinecek zevkler peşinden koşar ve eğer akıl olmadan faaliyete geçerse hayvan gibi hareket etmeye başlar. Tutkular aşırıya kaçtığında idrak ve davranışlar bozulur. Freud’un insanoğlunu tanımlaması bu ruhun dinamiklerini içerir. Tasavvufta ise bu ruhun yaşamımızı egemen almaması gerekir. Kişi bu ruhu yönetimin ele alması gerekir.
Dördüncü ruh nefsanî ruh yani kişisel ruhtur. Beyinde yerleşiktir. Bu ruh insanları hayvanlardan ve bitkilerden ayıran en önemli şeydir çünkü neocortex, sadece insanlarda tam gelişmiştir buda insanların duygu, düşünce ve davranışları üzerinde düşünmesini sağlar. Aynı zamanda negatif ve pozitif egonun da mekânı burasıdır. Bu ruhta denge yitirilirse ya negatif ego altında oluruz, yetersiz özsaygı ve özgüven oluşur. Bu tip kişilerin en büyük düşmanları kendileridir. Her türlü güçlük karşısında yenileceklerini sanarlar. Ya da benmerkezcilik, kibirlilik ve aşırı güven oluşur. Örneğin çok uç bir örnek olan en korkunç cinayetleri işleyip de pişmanlık duymayan psikopatlar.
Beşinci ruh insani ruhtur ve yerleşkesi manevi kalptir. Şefkat, iman ve yaratıcılığın merkezidir ve bunlar kalpte meydana gelir. Manevi değerleri ve tercihleri barındırır. Akıl, mantık neyin iyi olduğunu söyler bize, kalp ise neyin doğru olduğunu söyler. Bu ruhta denge bozulursa aşırı duyusallık ve şefkatlilik olur.
Yedinci ruh olan Sırr-ul Esrar Allah’ın Hz. Adem’e yani bütün insanoğluna üflediği asıl ruhtur ve bizim özümüzdür. Ruhun ruhudur. Bu ruhta hiçbir dengesizlik ve negatiflik yoktur.
Hepimiz zaman zaman bu ruhların egemenliği altına gireriz ama tasavvuftaki hedef bunları denge içerisinde sürdürerek maneviyatı canlı tutmaktır.

Makaleyi Özetleyen: Fatma Yıldız

Hiç yorum yok: