Lilypie Trying to Conceive Event tickers

6 Kasım 2010 Cumartesi

Makale Özeti: FREUD’UN HAFIZASI SİLİNDİ

Geçtiğimiz 20 yıldan bu yana Freud ve Psikanalizin öldüğüne dair birçok yazı yazıldı. Bu makale, öldü denilen psikanalizin aslında ne olduğunu ve tedavi sürecindeki uygulamalarını incelemek için yazılmıştır.
Sigmund Freud, psikanaliz hakkında yazdığı bütün makalelerinde; hafızanın, semptomların oluşmasında ve tedavi sürecindeki etkisi üzerinde durmuştur. Freud’un hafıza konusundaki bulguları daha sonra geliştirilen birçok teoriye ve bulguya ışık tutmuştur.
Freud ilk olarak nörofizyoloji dalında, hafıza ve hafıza kaybı (aphasia) konusunda çalışmıştır. Hastalığın semptomlarının psikolojik boyutunu gördükten sonra psikoloji alanına yönelmiştir.
Psikanalizin temelleri, histeri hastalığı üzerine yapılan araştırmalarla atılmıştır. Freud, hastalığa sebep olan nedenlerin hastanın kendisine sorulması gerektiğini ve yanıtı hastanın bildiğini düşünüyordu. Fakat zamanla, problemin özünü bilmediklerini görmüştü. Bunun üzerine Freud, histeri hastalığını iki bölüm olarak tanımladı: biri, probleme neyin sebep olduğunu bilmeden ve hiçbir fiziksel sebebi olmadan felç olma, kör olma ya da bayılma gibi semptomlar gösterme; diğeri ise istenmeyen problemi bastırma (repression). Bu bastırma, kişinin problemle başa çıkma stratejisidir ve bastırılan materyaller bilinçten bilinçdışına gönderilir. Zaten bu yüzden psikanalistler bilinçdışı üzerine çalışırlar. 1915’te Freud’un yayımladığı makalesinde, bastırmanın özü; değiştirilmek istenen duyguları, düşünceleri ve olayları bilinçten uzak tutma olarak tanımlanıyordu. Bu yüzden bastırmayı bir kaçış olarak görüyor ve patolojik bir mekanizma olarak tanımlıyordu. Çünkü bastırma, kişinin bilincini sınırlıyor, bilinçdışındaki problemler de kişinin ruhsal yapısını ve somatik sistemini olumsuz yönde etkiliyordu. Travma teorisi de bunun bir göstergesi olduğu için Freud, bu konu üzerinde de çalışmıştır. Hatta hastaların geçmişte yaşadığı travmaları araştıran ve dinleyen ilk hekim Freud’dur. Freud’un, hastalarından dinlediği hikâyelerinden; kişilerin yaşadığı kötü deneyimlerin bastırılması sonucunda psikolojik rahatsızlıkların başladığı ortaya çıkmıştır. Tabi bu, rahatsızlıkların travmadan hemen sonra meydana çıktığı anlamına gelmez. Semptomlar çok sonra da ortaya çıkabilir. Terapi sürecinde; hipnoz, serbest çağrışım, rüya analizleri gibi yöntemlerle bilinçdışına ulaşılabilir.
Freud’un en önemli bulgusu bilinçdışıdır. Diğer önemli bulgularından biri ise aktarım (transference), yani terapist ve hasta arasındaki ilişkidir. Bu sayede hasta geçmişi hatırlar, tekrar etmiş olur ve bunu terapiste aktarır. Böylelikle geçmişteki problem, terapistle çözülmüş olur. Buna da karşı-aktarım (countertransference) denir. Psikanalistlerin bütün bu tedavi aşamalarında üzerinde çalıştıkları nokta; hastaların geçmişte yaşadığı olayların yasını tutmamalarından ve bastırmalarından dolayı kaynaklanan sorunlardır.
Freud’un en önemli keşfi olan hafıza, halen günümüzde üzerinde çalışılan bir konudur. Psikanaliz, psikiyatri, sağlık psikolojisi, sinir bilimi, travma gibi konular üzerinde çalışanlar tarafından da araştırılmaktadır. Birçok bulgu, Freud’un bir asır önce keşfettiklerini doğrulamaktadır.

Knafo, D., (2009). Freud’s Memory Erased, Psychoanalytic Psychology, , Vol. 26, No. 2, 171–190

Makaleyi İngilizce'den tercüme eden ve özetleyen: Esra Baştürk

Hiç yorum yok: