Lilypie Trying to Conceive Event tickers

1 Ocak 2011 Cumartesi

Makale Özeti: HISTORICAL ROOTS OF MODERN ANXIETY THEORIES

Bu makalesinde Rollo May anksiyetenin tarihsel kökenine, bireylerin anksiyetelerini ve buna sebebiyet veren durumları ele almıştır. May sırasıyla farklı yüzyıllarda Spinoza, Kierkegaard ve 20 yüzyılda Freud’un birbirlerinden farklı kaygı teorilerine gı oluşturan değinmiştir. Bu teorilerin, kültürün tarihsel gelişimi içindeki özel insanların deneyimlediği anksiyeteyi yaratan durumların şekillendirilmesi olarak anlamlandırılabileceğini ifade etmiştir.
Modern felsefenin babası olan Descartes, ünlü ‘’düşünüyorum öyleyse varım’‘ ifadesiyle düşünme süreciyle bi anlamda beyni bir anlamla da vücudun arasında bir farklılığı ortaya atmıştır. İnsan varlığındaki bu bölünmenin sonraki yüzyıllarda kaygının merkez noktası olma özelliği taşıyacağı bilinmiyordu. Rönesans’la beraber hızla gelişen ve şekillenen maddi tatminler, endüstri devrimiyle artan saniyeleşme, makineleşme ve mekanikleşme ve bununla beraber gelen mekanik olmayana karşı artan bastırma, sindirme tutumları, bu zamanların birbirlerini etkileyen sebep ve sonuçlarıdır. Fiziksel dünyaya hükmetme amacı, aslında içinde bir korkuyu barındırıyordu. Tüm bunlar bu korkuların da etkisiyle şekillenmiştir. Bu korkular 17 ve 18. yüzyıllarda, korkularla savaşan hayali ve olağanüstü güçleri olan kahramanları bile yaratmıştır. Spinoza 17 yy.da insan duygularının matematiksel olarak kontrol edilebileceğini ve etiği geometrik şekiller içinde ifade etmiştir. Ona göre korku umutsuz olamazdı. Korku ve umudun hep yan yana olduğunu söylemiştir. Spinozanın bu görüşleri Kiekegard’dan ve Freud’dan farklıdır. Çünkü bu iki adam anksiyeteye değinirken Spinoza’nın anahtar kelimesi korkudur.
17. yy.daki farklı görüşte olan bir ses de Blaise Pascal’dı. Pascal, insan doğasının çeşitliliğine ve içinde zıtlıklar barındırdığına inanmıyor, matematiksel sebeplerle kavranabileceğini söylüyordu. Fakat Pascal sebeplere çok fazla sorumluluk yüklemiş, onların her şeyi açıklayabileceğini, değişmez olduğunu iddia etmiştir. Ama sebeplerin insandan insana değişeceğini ve bunların gerçek manada her duyguyu etkileyen değişken şeyler olduğu noktasını es geçmiştir. Kalbin bilinmeyen sebeplere sahip olduğu cümlesi Pascal’ın meşhur bir cümlesidir ve 2 yüzyıl sonra, Freud’la psikanalistçiler için temel oluşturan bir ifadedir. Ayrıca, Pascal sadece kendi yaşadığı kaygısal deneyimleriyle ilgilenmemiştir, bizzat kaygı kavramıyla ilgilenmiştir. Sadece kendi yaşantıladığıyla değil, çevresindekilerin kaygısal deneyimlerini de gözlemlemiştir.
Yazar 18. yüzyıldan 19. yüzyıla değişen kültürel farklılığını ifade edebilmek için, Spinozayla Kierkegaard’ı karşılaştırmıştır. İkisi de düşüncelerinin temelinde etik ve dinsel tutumlara sahiptirler. Ayrıca Rollo May’e göre ikisi de, psikolojik kavrayış ve önsezide olağanüstü bir yeteneğe sahiptirler.

Referans
May, R.(1979). Historical Roots of Modern Anxiety Theories. WW Norton & Co. New York

Makaleyi özetleyen: Merve Sarı

Hiç yorum yok: