Lilypie Trying to Conceive Event tickers

31 Aralık 2010 Cuma

Özet: Carl Rogers (1902-1987)

Rogers Maslow gibi psikoanaliz ve davranışçılığı deterministic doğasını reddediyor.
Rogers insanların kendini gerçekleştirmede kendi kendine iyileşmeye inanıyor ve burada şimdiye odaklanıyor.
Rogers’a göre self-consept deneyimlerimizin merkezidir ve dünyayı algılayışımızı etkiler. Self-consept de illa gerçeklik kavramı olmak zorunda değil.Örneğin: biri dışardaki olaylarla ve insanlarla ilgilidir ama kendini sıkıcı bulabilir.
Rogers’a göre insanların öz eleştirisine ve ideal benliğimize göre hareket etmek isteriz. Öz eleştiriyle ideal benliğimiz ne kadar yakınsa, bir o kadar kendimize karşı hissettiğimiz değer artar. Bir insanın self-conseptiyle gerçek hisleri uyumsuzsa kendini savunmak ister.
Rogers’a göre öz organizmik ,insanda kabul ettiği ya da etmediği bütün hisler ve deneyimlerdir. Öz organizmik ile self-consept arasında ne kadar fark varsa, bir o kadar uyumsuzluk ve karışıklık olur.
Fakat ideal benlikle özel eleştiri ne kadar yakında insan bir o kadar mutlu olur. Rogers’a göre “unconditional positive regard” insanlar bize saygı gösterirse sevgi için bir koşul koymazlar. Ona göre “corditional positive regard” insanları mutlu etmek,sevgi görmek için onların istediği gibi davranmamızı düşünüyor.
Rogers’a göre kişi aradaki ilişkiyi kendi belirler ve kontrol ederse bu “kişi merkezli” olur.Terapötik ilişkide;unconditional positive regard,empati ve özgünlük önemlidir.

Özetleyen: Gülsemin Şahin

Hiç yorum yok: