Lilypie Trying to Conceive Event tickers

31 Aralık 2010 Cuma

Makale Özeti: Carl Rogers and Humanistic Psychology

Hümanistler bilimsellerden daha filozofikler. Hümanistik psikoloji bireyin gücünü ve davranışını isteğine yönelik nasıl kullandığı üzerine odaklanıyor. Humanistik terapiler Carl Rogers tarafından oluşturuldu. Rogers terapinin bireyin geçmişteki problemlerinden ziyade gelecekteki problemine odaklanılmasını gerektiğine inanıyor. Carl Rogers insanların özünde iyi olduklarına ve problemlerini kendilerinin çözebileceğine inanıyor. Ayrıca bireyde farkındalığa inanıyor. Eğer terapi verimli geçerse bireyin kendi farkındalığının farkına varabileceğine inanıyor. Empatik yaklaşımın bireyin kendisinin farkına varmasında çok etkili olduğunu düşünüyor. Rogers bireye kendisinin gerçekleri en iyi yorumlayabileceğini anlatmaya çalışıyor.
Bireyin motivasyonunda büyüme, özerklik gelişimi, yeni deneyimler aramanın Rogerian terapiyi anlamamıza yardımcı oluyor. Diğer hümanistler gibi Rogers da bireyin geçmişten ziyade geleceğe bakışında teolojik yöne odaklanıyor. Rogers’in kuramını benimseyenler bireyi geleceğe dair kararlar aldırmıyorlar. Terapötik koşullarda gerçekleştirme eğilimini serbest bırakan empati, özgünlük ve koşulsuz ödüllendirme. Birey odaklı terapi filozofik ön varsayıma açık. İnsanları bütünsel olarak görme, derin saygı insanların pozitif olduğunu anlamaktır.
Birey merkezli terapi kaderimizde nihai kişi olduğumuzu savunuyor. Yani bütün otorite biziz. Birey merkezli terapi de deneyimsel, kişisel iddialar benliğin gelişiminde etkili. Benlik sadece ontolojik değil aynı zamanda epistemolojik de.
Benlik bilgisini anlamanın başka yolları da var. Rogers bireyin deneyimlerine karşı çok iyimser bir düşünceye sahip. Birey merkezli terapi de; bireyin deneyimlerinden, seçimlerinden, herşeyinden kendisinin sorumlu olduğuna dair bir düşünce var. Kişisel bütünlük öncelik var sayar. Kişisel büyüme potansiyelinde Kendi sınırlarını çizmek kendimizin olumlu düşünmemizi sağlar. Rogerian kuramında kişisel seçim ve değişime yönelik kapasite savunuluyor. Bireyler karar verme yetisine sahip sonuçta.
Rogers içgüdüye manevi seçim yapmanın görevlerini veriyor. Rogerian terapi de köklü içgüdüleri izleyen genellikle bir gerçek seçenek olur.
Rogerian terapiye gelen eleştiriler de oluyor;''Birey merkezli terapi çok basit, yansımaya yönelik cok sınırlı teknikler var, bu yaklaşım etkili değil, İnsanlarda gerçekleştirme eğilimi kesin olarak var mı bilinmiyor'' gibi.

Makaleyi özetleyen: Gülsemin Şahin

Hiç yorum yok: