Lilypie Trying to Conceive Event tickers

27 Aralık 2010 Pazartesi

Makale Özeti: Psikanalizin Temel Prensipleri; Sinir ve Ruhsal Rahatsızlıkların Tarihi

Zihinsel hastalıklar milattan önce 460lı yıllarda beyindeki anormal durum olarak tanımlanmıştır. Orta çağlarda zihinsel rahatsızlıkları olan insanlar bir suçlu ya da bir şeytan olarak tanımlanıp tedavi edilmek yerine yakılarak ya da eziyet edilerek cezalandırılıyorlardı. Ama medeniyetin ortaya çıkmasından itibaren zihinsel rahatsızlığı olan insanların üzerine daha çok düşülmeye başlanmıştır. İlk defa Philippe Pinel bu deli insanların hasta olduğunu ve bir suçlu gibi cezalandırılmaması gerektiğini söylemiştir.
Önceleri melankoni ve mani hastalık olarak tanımlanıyordu ancak artık bunlara, öksürmeye demediğimiz gibi, hastalık demiyoruz.
Modern zihin bilimini bulan Emil Kraepelin o zamanların en büyük psikoloğu olan Wundt’ ın öğrencisiydi. Bazı hastaları 20-30 yıl inceleme fırsatı bulduktan sonra hastaların doktora sadece belirtilerini göstermek için değil aynı zamanda ruhsal bir düzeltme için geldiklerini keşfetmiştir. Krapelin aynı hastalıklı organların ortak özellikleri olduğu ve mikroskopla incelenebileceği gibi ruhsal rahatsızlıklarında ortak özellikleri olduğunu ve incelebileceğini belirtmiştir. Ruhsal rahatsızlıkları incelemenin en kolay yolu, Kraepelin’ e göre, psikanalizdir.
Kraepelin’ in zamanında ne kendisi ne de okulundaki diğer insanlar bir hastanın neden halisünasyon gördüğünü, olmayan sesler işittiğini sorgulamamışlardır. Freud sınır kişilik bozukluğu vakaları çalışmalarını yayımladıktan sonra insanlar ancak hastalıkların ya da semptomların sebeplerini araştırmaya başladılar.
Freud psikanalizi geliştirmeden önce insanlar, eğer bir insan sinirliyse mutlaka onun fiziksel yapılanmasında bir bozukluk olduğunu düşünüyorlardı.
1880 yıllarında Profesör Heinrich Erb elektriğin terapötik değerinin yüksek olduğunu belirtmiştir. Elektrik vermek iyi bir yöntem olabilir ancak kısa süre sonra ortadan kaldırılan semptomlar ya da daha farklı semptomlarla hastanın tekrar doktora başvurması olasılığı çok yüksektir. Yani elektrik vermek geçici olarak iyi olabilir ancak tedavi için tek başına kullanılamaz. Küçük dozda bir elektrik, yine düşük dozda ilaç kullanmak hastalığın iyileşmesinde etkili olabilir ama bu zamana kadar bu yöntemler tek başına kullanıldığında tedavi edilebilen bir rahatsızlığa rastlanmamıştır.
Yine o zamanlarda Freud Charcot’ un hipnotizma ile ilgili yazılarından etkilenmiştir. Charcot histerik kişileri hipnoz edebileceğini hipnoz sırasında da hastaya onda olmayan bir semptoma sahip olmasını söylemiştir ve o kişi o semptomu artık göstermeye başlamıştır. Buradan yola çıkarak bir semptomu yerleştirebilirse aynı zamanda bir semptomu ortadan kaldırabileceğini düşünmüştür. Bir insanın isteği yoksa onu hipnoz edemeyeceğini bulmuştur. Freud bu yeni çalışmaları duyduktan sonra Paris’ e gitmiş, Charcot’ un öğrencisi olmuş ve çalışmalarını takip etmeye başlamıştır.


Referans:
Brill A. A., (1949). Basic Principles of Psychoanalysis. Doubleday and Company, 4, 1-3.

Özetleyen: Mine Yazıcı

Hiç yorum yok: