Lilypie Trying to Conceive Event tickers

27 Aralık 2010 Pazartesi

Makale Özeti: Psikanaliz ve Bilinçdışı; Psikanalize Karşı Etik

Bu makalede Freud’a göre psikanaliz ve bilinçdışı kavramları etikçiler tarafından eleştirilecektir. Psikanalizin yayılmaya başladığı zamanlarda etikçiler psikanalizin toplum için tehlikeli bir hal aldığını düşünüyorlardı. Mesela en önemli olanlarından ve ciddi sorun oluşturanlardan biri Ödipus karmaşası ve ensest ilişkiler konuları artık her ailenin çay içerken, yemek yerken, televizyon izlerken muhabbet konusu olarak konuşabildiği konular olmuştur. Ve böyle konuların çokça konuşulması artık giderek normal hale gelmesine sebep olacağı düşünülmüştür.
Freud’un teorisinde belirli yanlışlıklar var bunlardan en önemlisi etiktir. Etikçilere göre bu yeni öğreti insanlara sinsice tavsiye edildi ve bu fikirler, öğretiler ağır ağır insanların içine aşılandı. O zamanlar, şimdilerde olduğu gibi, doktorlar adeta birer ilah olarak algılanıyordu. Ve psikanalistler bu avantajı fazlasıyla kullandılar.
Yine bu konuda en hayati olan hata değiştirilmeye çalışan etik kurallardır. Konu burada etik kurallar hakkında reform yapmak değil, yeni etik kurallar getirmeye çalışmaktır. Psikanalizin liderlerinin her ne kadar dürüst gözükmeye çalışsalar da, beklenmedik analistler bile diğerleri gibi etik kuralları değiştirmek için girişimde bulundular.
Freud’ a göre her sıkıntı geçmişte yaşanmış bir şeyden dolayı oluşur ve bunlar genellikle bilinçdışında tutulur, ya da oraya itilir. Bir durum karşısında verdiğimiz uygunsuz tepkiler bilinçaltına itilmiş anılardan, isteklerden, duygulardan, dürtülerden kaynaklanır. Etikçilere göre bu durumun geçerliliği yoktur çünkü etikçilere göre bizim bir şeyi bilinçaltında itmemiz ve orada tutmamız için bilinçli bir çaba göstermemiz gereklidir.
Daha sonraki zamanlarda Freud’ un bu kuramı unutuldu ve eskisi kadar konuşulmamaya başlandı. Ve yine etikçilere göre Freud tekrar sükse yapmak için bu sefer de rüya yorumlaması tekniğinden bahsetmeye başladı. Bilinçdışına itilmiş olan materyallerin günlük hayatımızı, aktivitelerimizi kısıtlar ancak rüyalarımızda bunlar ortaya çıkar.
Freud’ a göre bilinçdışı istemeden yaşadığımız, hissettiğimiz, arzuladığımız her şeyi tutan bir kiler gibidir. Ama etikçilere göre aslında gerçek bilinçdışı, gerçek heveslerimizin bulunduğu yerdir.


Referans:
Lawrence H. D., (2004). Psychoanalysis and the Unconsciouss. Cambridge University, 2, 1-10.

Özetleyen: Mine Yazıcı

Hiç yorum yok: