Lilypie Trying to Conceive Event tickers

28 Aralık 2010 Salı

Makale Özeti: Alemdağ’da Var Bir Yılan: Bir Sait Faik Öyküsüne Psikodinamik Bakış

Sait Faik Türk edebiyatının önemli isimlerindendir ve yazarın dünya görüşü insan sevgisi üzerinedir. Eserlerinde zaman zaman hüznü, üzüntüyü konu almıştır. Sait Faik bütün üzüntüsünün ve hüznünün kaynağını sevgisizlik ve yalnızlık olarak dile getirmiştir. Bu makalede konusu yalnızlık olan bir Sait Faik hikâyesine psikodinamik açıdan yaklaşılacaktır. Hikâyenin adı Alemdağ’da Var Bir Yılan.
“Daha tiyatroya giderken kar başlamıştı. Çıkınca meydanı bembeyaz buldum. Boynumdan
İçeriye bir damla düştü. Ürperdim.- Çek elini ağzından. Tırnağını yeme! Diye bağırdım. Önünden giden iki kişi dönüp baktılar. Yüzümü görmek için yavaşladılar. Sanki ben her akşam onunlaymışım gibi, bir yalnızlık duyuyorum. O Cuma günleri gelirdi. Alçıdan, ağzı pipolu bir gemi onu beklerdi. Güneş muşamba perdede tam üçü işaret ederdi. Geleceğine yüzde yüz emin olduğum günler beklerken uyuyakalırdım. Kapıyı tırmalar gibi vurduğu zaman nasıl duyardım rüyamın içinde. Yataktan fırlardım. Kapıyı açardım. Rengi solmuş, nefesi boğazından gelirdi. Masadan bir. Cigara alır yakardı Dünya ötede idi. Burada bir konsol, bir ayna, bir alçıdan gemici, bir yatak, bir ayna daha, bir telefon, bir koltuk, kitaplar, gazeteler, kibrit çöpleri, cigara izmaritleri, soba, battaniye vardı. Dünya ötede idi. Gökyüzünde
Uçaklar vardı. İçlerinde yolcular vardı. Trenler gidiyordu. Herifin biri imza ediyor, öteki para veriyordu. Akşam serinliği çıkmıştı. Akşam simidi de çıkmıştı dünyada. Odanın içini simitçinin sesi doldurdu. Dünya ötede idi. Biletçi bilet zımbalıyor, bir adamla bir çocuk gazete okuyorlar. Bir delikanlı, karakaşlı, sıhhatli bir oğlan upuzun yatmış. Yakışıklı, kuvvetli bir oğlan. Ellerini pantolonunun ceplerine sokmuş, sıska birisi de sağına yatmış. Çocuk gazeteyi bıraktı. Pardesüsünü başının altına dürdü. O da uzandı. Bir vapurun alt kamarasındayım.”
Kohut bireyin psikolojisini kendilik psikolojisinin terimlerini kullanarak açıklamıştır. Kendilik bireyde doğuştan itibaren vardır ancak gelişmesi için bir kendilik nesnesine ihtiyacı vardır. Bu gelişim ve ihtiyaç ömür boyu sürebilir. Kendilik nesnesi bizzat kendiliğin bir parçası olarak görülür ve kendiliğin bütünlüğünün sağlanmasına katkı sağlar.
Psikanalizde ruhsal aygıtı oluşturan üç temel yapı vardır. Altbenlik zaman mekân tanımayan, haz ilkesini temel alan ve zıt dürtüleri bir arada bulundurabilen bilinç dışı bir yapıdır. Benlik ise altbenliğin ihtiyaçlarını dikkate alır ancak dış dünyanın kuralları ile de uyum göstermek zorundadır. Üstbenlik bütün sosyal ve ahlaki kuralları kapsayan üçüncü yapıdır. Benlik bu iki yapı arasında dengeyi kurmaya çalışır. Kendilik ise sürekliliğe sahip olan zihinsel bir yapıdır. Kendilik psikolojisi bireyin ruhsal gelişiminin anneyle olan ilişkiler sonucu gerçekleşeceğine odaklandığı için Freudiyen kuramdan ayrılır. Kendilik kişiliğin özünde vardır. Kişiye özsaygı ve bütünlük hissi kazandırır. Bunun kazanılması için kişinin etrafında onaylayan, takdir eden, yatıştırıcı ve sürekliliğe sahip nesnelerin olması gerekir.
Bu öyküde anlatılan kişinin kendilik nesnesine duyduğu özlem anlaşılmaktadır. “Sanki ben her akşam onunlaymışım gibi, bir yalnızlık duyuyorum” cümlesinde bu özlem ifade edilmiştir. Ayrıca yazar etrafında var olan birçok sıradan nesnelerden, seslerden, olaylardan bahseder. Karakterin kendilik nesnesi uzakta olduğu için dünyanın da sürekli ötede olduğundan ve etrafında oluşan birçok olayın önemsiz olduğundan bahseder. Öykünün bir diğer kesitinde İstanbul’da yaşadığı yalnızlıktan ve bu yüzden bakış açısını şehrin bütün kötü yönlerine odakladığından bahsetmektedir. Hikâyenin içinde bir de “Ben de koyun postu taklidi bir kürk bulup pardesüme diktirmeliyim” ifadesi yer almaktadır. Psikanalitik ifadede koyun postu kürk geçiş nesnesini ifade eder. Bu geçiş nesnesi özlenen kişinin yerine geçer ve bu ifade karakterin hayatındaki kayıpların belirtilmesinden sonra kullanılmıştır. Bu nokta dikkat çekicidir. Bu nesne kişinin duyduğu kayıp duygusunu azaltmak içindir.
Sanat eserleri bireyin psikolojisini, içinde bulunduğu durumu anlamak için önemli birer araçtırlar. Bu eserlerin değerlendirilmesi ve tek bir açıdan yaklaşmayarak eklektik bakış açısıyla eserleri yorumlamak oldukça önemlidir.


Referans:
Sönmez, M., Şahin, A. R., Oğan, M. (2005). Alemdağ’da var bir yılan: bir Sait Faik öyküsüne psikodinamik bakış. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 6, 251-258.

Makaleyi özetleyen: Funda Kaçar

Hiç yorum yok: