Lilypie Trying to Conceive Event tickers

10 Aralık 2010 Cuma

Makale Özeti: ALFRED ADLER 1870 - 1937

Theodore Roosewelt; Manhatton’da 27 Ocak 1858’de doğdu.Theodore sağlıklı bir bebek gibi görünse de bir çok hastalığa yakalanmış;astım,ateşli hastalıklar gibi birçok hastalık geçirmiştir.Astımından dolayı çoğu zaman sandalyede oturarak uyudu.Hayatındaki tüm olumsuzluklara rağmen çok aktif meraklı ve fantastik bir kişilikti.Doğaya ve hayvanlara karşı çok ilgiliydi fakat astımı tekrar patlak verip kötüye gidince kendini kitaplara verdi.Yaşı ilerlemesine rağmen kasları gelişmedi.Aile doktorları bu hastalığın üstesinden gelebileceğini söyleyerek onu cesaretlendirmeye devam etti.Teddie bu astım ataklarını yenerek hayatına devam etmeye karar verdi ve önce Harvard’tan mezun oldu.Daha sonra sırasıyla birçok başarıya imza atarak William Mckinley ölümünden sonra İngiltere’nin en genç cumhurbaşkanı oldu.
Bir insan hastayken nasıl böyle sağlıklı, başarılı ve enerjik olabilir? Niçin bazı çocuklar diğerleri gibi sağlıklı gelişmez? Roosewelt kendine özgü tuhaf birimiydi yoksa yalancı mıydı?Bu gibi sorular Viyanalı genç bir hekim olan Adlerin ilgisini çekmiş ve bireysel psikoloji adında bir teori geliştirmiştir.
BİYOGRAFİ
Adler 1870'te Viyana'nın bir banliyösünde, altı çocuklu bir ailenin ikinci evladı olarak dünyaya geldi. Çocukluk döneminde geçirdiği önemli bir hastalık sonradan Adler'in tıp öğrenimine yönelmesinde başlıca etmen olmuştur. Viyana'da yayımlanan bir gazetede, Freud'un rüyalar konusundaki monografisi kıyasıya eleştirilmişti. Freud'un görüşlerini içtenlikle savunan bir karşıt eleştiri yazdı. Freud, bazı hastalarını Adler'e yolladığı gibi, onu kişisel doktoru olarak da atadı. Bu dönemde Adler, Freud'un geliştirdiği güdü psikolojisine önemli katkılar yapan bir dizi makale yazdı ve Psikanaliz Derneği Başkanlığı için Freud'un yardımcısı seçildi. Adler'le Freud arasında önemli görüş ayrılıkları belirdi ve bu durum her iki tarafı da zorlamaya başladı. Sonunda, Psikanaliz Derneği bir dizi toplantı düzenleyerek Adler'in görüşlerini dinleyip tartışmaya karar verdi.1911 yılında Adler ve Freud görüşlerinin birbirine tümden karşıt düştüğünü fark ettiler. Bu olay üzerine Adler, dernekten çekilmeye karar verdi.
Adler görüşlerini Bireysel Psikoloji başlığı altında topladı, kendi adını taşıyan bir dernek kurdu ve bir dergi yayımlamaya başladı. Daha sonraki yıllarda, Birinci Dünya Savaşı süresince Avusturya ordusunda doktor olarak görev yaptığı sürenin dışında, Alfred Adler yoğun bir biçimde çalıştı, konferanslar verdi, makaleler yazdı ve Orta Avrupa'nın çeşitli kentlerinde Bireysel Psikoloji derneklerinin kurulmasına katkıda bulundu. 1925'ten başlayarak birçok kez gittiği Amerika'ya 1935 yılında yerleşen Adler, Long Island Tıp Koleji'nde Medikal Psikoloji Profesörü olarak çalışmaya başladı. Adler, 1937'de dizi konferanslar vermek için gittiği İskoçya'da 67 yaşında öldü.
Teori
Adler bizi motive eden harekete geçiren tek gücün beklentilerimiz, hedeflerimiz olduğunu savunmuştur. Bu motivasyon gücünü ‘striving for perfection’ olarak tanımlamıştır. Mükemmeliyetçilik ve idealizm, iki pozitif hedeftir. Adler,Keron Horney ve Carl Rogers gibi düşünürler de bu iki kavramın üzerinde durmuşlardır.Adlerin ortaya attığı bir başka başlık ise ‘agression drive’ olmuştur.Agresyon(saldırganlık) hayatımızı sürdürebilmek için yaptığımız işleri etkileyen fiziksel ve negatif bir ruhsal durumdur. Adler'e göre, düşmanlık, saldırganlık agresiflik insanın birincil eğilimleri değildir. Ancak, bir insanın kişiliği ve yaşam biçimi yeterince gelişmemişse ya da aşırı zorlanma durumlarında kolayca ortaya çıkarlar. Adler’in bir diğer kuramı olan ‘compensation’ yani eksiklik duygusu ise bazı durumlarla yüz yüze gelindiğinde fark edilir ve davranışları güdüleyen bir güç olarak bireyin eyleme geçmesini sağlayan bir faktör olarak açıklanmıştır.
Erkeksi protesto, Adler'in geliştirmiş olduğu önemli kavramlardan diğeridir. Adler, doğuştan var olan eksiklik duyguları yönünden erkekle kadın arasında önemli bir fark olduğu görüşünü savunur. Kız çocuğa erkek çocuktan daha az değer verilmesi, eksiklik duygularının kadında erkeğe oranla daha fazla yaşanmasına neden olur. Bu durum uyumlu bir aile ortamında sağlıklı bir biçimde çözümlenebilir ve kalıntıları yetişkin yaşamına aktarılmaz. Ancak, eğer kız çocuğun kendisini ve hemcinslerini küçümsemesi aşırı oranda olmuşsa, ileriki yaşamında kadınlığından vazgeçme yolunu seçebilir ve toplumun yeğlediği erkeksi davranışları benimseyebilir. Böyle yapmakla kendisini daha çok kabul ettirebileceğini düşünür.Erkeksi protesto türünde davranışlar, erkek rolünün beklentilerini karşılayamamış ve bundan ötürü davranışları bir kız çocuğuna benzeyen erkek çocuklarda da gelişebilir. Böyle bir çocuk, ileriki yaşamında abartılmış ve saldırgan bir erkek kimliğini benimseyebilir ya da kadınsı eğilimlerini çevresine meydan okurcasına yaşar.
Adlerin üzerinde durduğu bir diğer kavram ise ‘striving for superiority’dir. "Üstünlük çabası",eksiklik duygusunun sonucudur. Eksiklik duygusu, insanlarda yarattığı hoşnutsuzluğa karşın yaşanması kaçınılmaz bir olgudur. Üstelik insanın yaşamını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için zorunlu insanı motive edici temel faktörlerden biridir.
YAŞAM BİÇİMİ
Freud insanı konseptlere(kavramlara) bölerek ‘id, ego ve superego’ ele almıştır fakat Adler Jan Smuth adında Güney Afrikalı bir filozoftan etkilenmiş ve insanı çevresi, fiziksel koşulları ve sosyal çevresiyle birlikte incelemiştir. Buna da holism adını vermiştir ve bireysel psikoloji olarak tanımlamıştır. Literatürde bireysel ‘parçalanmamış, bölünmemiş, tam’ anlamlarına gelir. İnsanın kişiliği, kültürüyle birlikte anlam kazanır. Böylece karakteri, yapısı, dinamikleri, çatışmaları onun bugünkü yaşam biçimini oluşturmuştur.
TEOLOJİ
Fictional finalism; Adlere göre insanın geçmiş yaşantılarından daha çok gelecekten bekledikleri tarafından güdülendiği görüşünü vurgular. Adler tüm canlıların davranışlarının amaçlar tarafından güdülendiği görüşünü savunur bu teoloji şunu söyler ‘bugünkü ileriye dönük kurmacalarımız bugün ki davranışlarımızı etkiler’. Adler bu fictionların hayatımızın merkezinde olduğunu ve kim olduğumuzu amacımızın ne olduğunu nereye gitmek neye varmak istediğimizi gösterdiklerini savunur. Bir diğer etkilendiği filozof olan Hans Veihinger kitabında bunu ‘as If’ olarak vurgulamış Adler bunu şöyle yorumlamıştır geçmişte yaşadığımız A,B,C olaylarının gelecekte olabilecek olan X,Y,Z olayları üzerinde mutlaka etkisi vardır.
TOPLUMSAL İLGİ
İnsan, bebek ve çocuk da dahil, dış dünyadan gelen uyaranlardan direk etkilenen ya da kendi içinde oluşan dürtülerin tutsağı olan bir varlık değildir.- Adler'e göre insan, kendi algılarını, eylemlerini, düşüncelerini ve görüşlerini oluşturma ve biçimlendirme konusunda doğuştan yeteneklidir ve yarattığı kavramlar, kendisini ve dünyasını anlamlı bir biçimde temsil ederler. Adler, insanın bu yeteneğini yaratıcı güç olarak adlandırmıştır. Adler toplumsal ilginin belirli sosyal davranışlarla sınırlı olmadığını aile, halk ,toplum,insanlık ve yaşam için gerekli olduğunu savunmuştur.
EKSİKLİK(AŞAĞILIK)DUYGUSU, ORGAN EKSİKLİĞİ VE ÜSTÜNLÜK SAĞLAMA ÇABASI
Kekemelik, kalp hastalıkları, kısa boyluluk, ileri oranda görme bozuklukları, fizyonomik kusurlar, bazı hastalıklara yapısal eğilim vb. durumlar çoğu kez kalıtsal kökenlidir ya da doğuştan vardır. Adler'e göre önemli olan, böyle bir bedensel kusurun biyolojik niteliğinden çok, kişinin bu durumu nasıl karşıladığı ve onun yaşamını nasıl etkilediği hususudur. Adler bu gibi doğuştan gelen özürlerin yarattığı eksiklik duyguları insana ödünlemede ve davranışları güdülemede yardımcı bir güçtür.Mesela kilo problemleri olan çok şişman bir çocuk belki çok enerjik ve spor alanında çok aktif olamayabilir ama okulda çok başarılıdır.
PSİKOLOJİK TİPLER
Adler sosyal ilgi yetersizliğinden doğan farklı kişilik tiplerinden bahsetmiştir. İlk olarak; ruling tip denilen zorba, agresif ve sadisttir. Enerjisini başkalarına zarar vermek için kullanır.Alkol ve madde kullanımı,intihar girişimleri olabilir.
İkinci tip; leaning tip bunlarda hassas ve kabuğa çekilmiş kişilerdir. Nevrotik semptomlar gösterebilirler örneğin; fobiler, takıntı rahatsızlıkları,unutkanlıklar ve histeri gibi.
Üçüncü tip; avoiding tip bunlarda hayata ve insanlara karşı harcayacak enerjileri yoktur. kendi köşelerine çekilip yaşamayı tercih eden tiplerdir piskotik rahatsızlıklara eğilimlidir.
Dördüncü tip;topluma yararlı tip,sağlıklı insan tipidir.Sosyal çevreye ,insanlara karşı harcayacak enerjisi vardır birileri için bir şeyler yapabilirler.
Diğer tipleri ise neşeli,uyuşuk ve tembel,kaba,melankolik,iyimser olarak sıralayabiliriz.
ÇOCUKLUK YAŞANTILARI
Aşağılık duygusu olan çocuk; zihinsel ya da fiziksel özürlü çocukların yoğun bir sıkıntıya dayanmak zorunda olduklarını belirtmiştir. Bu nedenle de gelişim görevlerini karşılayabilmede kendilerini yetersiz hissederler. Ancak destekleyici ebeveynlere sahiplerse özürlerini ödünleyebilirler.
Şımartılmış çocuk; bu çocuklar her istedikleri yapıldığı için toplumsallaşamazlar. Emir vermeye alışır ve söyledikleri olmayınca da zorbalaşırlar. Çevre onların isteklerini yerine getirmezse kin ve nefret gibi duygular oluşur.
İhmal edilmiş çocuk; bunlar yetim tecavüz mağduru aileden sevgi görmemiş daha çocukken zedelenmiş çocuklardır bu yüzden toplumun düşmanı olurlar. Öç almak üzerine bir yaşam biçimi geliştirirler otoriter ve katı olurlar.
DOĞUM SIRASI
Adler ilk yıllarda çocuk üzerinde anne babanın olduğu kadar kardeşlerinin de büyük etkisi olduğunu savunmuş ve doğum sırasının kişinin karakteri üzerinde ciddi etkileri olduğunu savunmuştur.
Tek çocuk anne babanın gurur kaynağı neşesi ve ilgi odağıdır. anne baba nasılsa o da öyle olur,onlar küfürbaz ise o da onu öğrenir.
İkinci çocuk ise hırslı, başkaldırıcı ve kıskanç olabiliyor. Çünkü kendinden önce dünyaya gelmiş rakipleri var. Ancak büyükten ve en küçükten daha sağlıklı ve uyumlu olabiliyorlar.
En küçük ise aile tarafından şımartılmıştır.Yazar; Adler’in düşünce sisteminin sadece özel durumlar için geçerli olduğunu düşünüyor.

DİYAGNOZ
Adler de ; Fraud ve Junk gibi erken çocukluk hafızamızın rüyalarımızın çocukken yaşadığımız problemleri karşılaşmaktan ya da yüzleşmekten korktuğumuz şeyleri yansıttığını savunmuştur.Adler ayrıca insanların kendilerini ifade ediş şekillerine beden dilleri, mimikleri,duruşlarının da bugün ne olduklarını nasıl bir kişiliğe sahip olduklarını yansıttığını düşünmüştür.
TERAPİ
Adler ve Freud’un terapileri arasında hatırı sayılır farklılıklar vardır. Adler terapilerini karşılıklı aynı seviyede oturup otorite olmaktan kaçınarak yüz yüze gerçekleştirir.Hastayı yardım almak istediği noktada ya da konuşmakta inat ettiği şeyleri Adler hastanın direnç göstermesi olarak yorumlamıştır; fakat Freud bu durumu hasta rahatsız olduğu şeyleri bastırıyor yani ‘repress’ ediyor olarak yorumlar. Adler’e göre terapist hastayı bilinçlendirerek motive etmeli sosyal hayattaki ilişkilerinde, sosyal çevresine karşı onu cesaretlendirmelidir.

TARTIŞMA
Adler’in teorisi Freud’a göre daha az ilgi çekici olmasına rağmen öğrenciler tarafından Adler ve teorisi daha çok sevilmiştir. Kişilik üzerine teoriler ortaya koyan bir çok teorist örneğin Maslow,Karl Rogers Adler’i desteklemiş ve örnek almışlardır. Ortaya attığı kuram oldukça açık insanların rahatsızlıklarına açıklık getirebilen etkili ve anlaşılabilen bir teoridir.

Makaleyi özetleyen:Zeynep Acar

References
Boeree C., G. Adler Alfred (Copyright 1997, 2006).

Hiç yorum yok: