Alfred Adler 3, çocuklu bir ailenin ikinci çocuğudur. 7 Şubat 1870 yılında Viyana’da doğdu. İlk çocukluk yollarında ağır denilebilecek zatüre ve 4 yaşına kadar yürümesini engelleyen raşitizm hastalığı geçirdi. Normal düzeyde bir akademik başarıya sahip olmasına rağmen sosyal olarak oldukça sempatik ve sevilen biridir. 1895’te Viyana Tıp Akademi’sinden mezun oldu. Psikiyatri ile ilgilenmeye karar verdi ve 1907’de Freud ile tanışarak Freud’un haftalık psikanaliz toplantılarına katılmaya başladı. Fakat zaman içerisinde Freud ile aralarında görüş ayrılıkları çıktığından dolayı Freud’un ekolünden ayrılarak kendi fikirlerinden oluşturduğu ‘Bireysel Psikoloji’ topluluğunu kurdu (1912).
Adler’e göre her bir davranış ve deneyimlerimizin bir amacı vardır, çünkü her birimizin ulaşmak istediği bir mükemmel olma durumu vardır (striving for perfection). Mükemmel olma çabası tüm insanların temel bir güdüsüdür (drive). Ödünleme (compensate) mükemmele ulaşmak için hepimizin kullandığı en temel yoldur.
Adler’in bireysel psikoloji’sini oluşturan bazı önemli kavramlar vardır. Bunlar;
Masculine protest; toplum içerisinde erkek egemendir. Biyolojik sebeplerden bağımsız olarak, erkek güçlü, becerikli, kontrol sahibi, yetenekli ve yeterlidir. Erkekler bu özelliklere sahip olabilmek için cesaretlendirilirler, kızlar ya da kadınlar ise bu özelliklere sahip olmamak üzere yetişirilirler. Çünkü erkekler her zaman kadınlardan daha üstündür.
Life style; Yaşam stili bireyin kişiliğidir. Yaşam stili bireyin içinde bulunduğumuz geniş çevre içerisinde ele alınıp incelenmelidir. Hayatını nasıl yaşadığımız, problemlerini nasıl çözdüğü, diğerleriyle olan ilişkileri, kısacası bireyin kim olduğu o bireyin yaşam stilini yansıtır.
Teoloji; Erken çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar bireyi geçmişe bağımlı yapmaz. Aksine gelecekteki hedeflerini, amaçlarını, gelmek istediği yerleri belirlemede yardımcı olur. Çünkü davranışlar gelecek beklentiler tarafından güdülenir. Hiçbir kimse gelecek hakkında kesin bir şey bilemez. Ve dış dünyada gerçekleşen olayları olduğu gibi algılayamaz. Her bir birey dış dünyayı kendine göre yorumlayarak kendi kurgusunu yaratır
(fiction).
Social Interest; İnsan varlığımız sosyal çevre içerisinde anlam kazanır. Yaşam stili ve buna bağlı olarak mükemmel olma çabasının ne olduğu sosyal çevre içerisinde şekillenir. Her bir birey toplum içerisinde kendisine ve başkalarına yararlı olmaya çalışır (social concern). Eğer başkalarına yararlı bireyler olamazsa, Adler ruhsal sorunların ortaya çıkacağını savunmuştur. Psikotikler, nörotikler, suçlular buna birer örnektir.
Inferiority; Her bir birey kendini bir alanda inferiority (aşağılık) hisseder. Ve mükemmel olmak için çabalaması bu hissettiği inferiority’i compensate edebilme (ödünleme) çabasıdır. Bu çabanın ne olduğu hissedilen inferiority kompleksine ve bunun şiddetine bağlıdır. Organ inferiority Adler’in çalışmalarının konusunu oluşturmuştur. Herhangi bir organda sorun olmasından dolayı yeterli gelişemeyen, ya da o organını yeterli kullanamayan bireyler, o organlarını egzersiz ile çok çalıştırmayı hedefleyerek bu inferiority duygusunu elde etmeyi hedefledikleri başarı ile compensate etmeye çalışırlar. Bir konuda hissedilen aşağılık kompleksi başka bir alanda elde edilmeye çalışılan superiority ile de ödünlenebilir. Adler her bir çocuğun inferiority kompleksine sahip olduğunu iddia eder. Çünkü çocuk küçük, yetersiz, güçsüz, ve kendinden büyüklere bağlıdır. Bu yüzden çocuk oyun oynarken sürekli güçlü ve büyük olanın rolünü üstlenir. Eğer bireyler inferiorty kompleksini başarılı bir şekilde ödünleyemezlerse, çekingen, kendine güvensiz, şikâyetçi ve başkalarına bağımlı bir birey ortaya çıkar. Adler bu bireyleri Nevrotik olarak adlandırır. Superiority complex (üstünlük kompleksi), aşağılık kompleksini ödünlemenin diğer bir yoludur. Kendini önemsiz hisseden birisinin alkol kullandıktan sonra çok önemli olduğunu hissederek eylemlere geçmesi bunun bir örneğidir.
Social interest’in yetersiz olması nevrozun ortaya çıkmasına neden olur. Ama içerdikleri farklı düzeyde enerjiye göre bunları 3 kategoriye ayırabiliriz.
Ruling Type; en yüksek enerji bu kategorideki bireylerde görülür. Çocukluklarından beri insanların üzerinde güç kullanarak problemlerini halletmeye çalışırlar. Alkolikler, sadistler bu kategorinin örnekleridir.
Leaning type; bu kategorideki bireyler kendilerine bir kabuk örerek kendilerini dış dünyaya karşı korur ve sakınırlar. Düşük bir enerjileri vardır bu yüzden bir problem ile karşılaştıklarında başkalarına sığınırlar. Problemi çözemediklerinde obsession and compulsion, anxiety, hysteria ve amnesia geliştirirler.
Avoiding type; En düşük enerjiye sahip bireylerdir. Hayatın sorumluluklarından ve insanlardan kaçarlar. Sınırları zorlandığında psikoza girerler.
Childhood;
Çocukluğun ilk 5 yılında bireyin prototype’ı oluşur. Yeni deneyimler bu prototype’ı değiştirmez, var olana eklenerek birlikte yorumlanır. Çocuklukta yaşanılan 3 durum yanlış kişilik geliştirmeye neden olur.
1) Organ inferiority; bu aşağılık kompleksini ödünlemek için gereğinden fazla üzerine düşülüp üstünlük kompleksi oluşabilir.
2) Pampering; (şımartılma). İstediklerini ve ihtiyacı olan şeyleri emir vererek elde eden çocuklardır bunlar. Ama büyüdüklerinde problemlerini bu şekilde çözemeyeceklerini anlarlar ve kendilerin tek başına problem çözemediği gerçeği ile yüzleşirler. Bu de aşağılık komplesine girmelerine neden olur.
3) Neglect; Kendilerini oldukça değersiz hissettikleri için aşağılık kompleksi yaşar bu çocuklar.
Birth Order
Doğum sırası yaşam stili ya da kişilik için önemlidir. Eğer çocuk tek çocuk ise, pampared (şımarık) olmaya en yatkın çocuktur. İlk çocuk, kardeşi gelene kadar tahtın sefasını sürerken, kardeşi gelince tahtan indirildiği için bunu kabullenemez. Ya üzgün ve içine kapanık olur, ya da dik başlı ve kural tanımaz. Problemli bir çocuk olarak büyür. İkinci çocuk, kendisini büyük kardeşi ile hiç bitmeyen bir yarışta hisseder ve onu geçmeye çalışır. En küçük çocuk, tek çocuktan bile daha şımarık olabilir. Diğer kardeşlerinin ondan büyük olması nedeni ile aşağılık kompleksi hissedebilir.
Adler için rüyalar önemlidir, çünkü rüyalarda bireyler kendi yaşan stillerini ve problemlerini çözerken karşılaştıkları zorlukları görürler.
Adler terapilerinde otorite figürü olmamaya dikkat etmiştir. Bireye içinde bulunduğu durumu göstermeye çalışmış, social interest açısından onu desteklemeye çalışmış, fakat problemi çözme sorumluluğunu bireye bırakmıştır.
Makaleyi İngilizceden tercüme eden ve özetleyen: ŞEYDA VAROL
Reference
Dr. C. George Boeree, Alfred Adler. (Copyright 1997, 2006).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder