Lilypie Trying to Conceive Event tickers

15 Aralık 2010 Çarşamba

Makale Özeti: Bağımlılığın Kişisel Yapılar Psikoterapisi

Kişilik kuramları arasında en yapıcı teori, Amerikalı psikolog George Kelly’ye aittir. George Kelly’nin teorisinin altında yatan filozofik düşünce, yapıcı alternativizmdir. Bu düşünceye göre, insanlar dünyalarını onu nasıl anladıklarına göre inşa ederler, yapılandırırlar. Bu düşünce Kelly’yi terapide ve değerlendirmede “saf yaklaşım”a yöneltti. Bu yaklaşıma göre, eğer danışanın sorununun ne olduğunu merak ediyorsan, danışana soracaksın; O sana anlatır. Böylece terapi; insanların yapılarını inceleme, bunlara bir alternatif bulma ve dünyaya bir de bu yönden bakma süreci haline gelir.
Eğer Kelly’nin “rol” tanımına bakarsak, “insanların yorumlamasında ortaya çıkan aktivite örnekleri” şeklinde bir tanımla karşılaşırız. Bağımlı insanların da hayatlarındaki en önemli aktivite, ya da esas rolleri, bağımlılıkları olur. Bağımlı insanlar kendilerini başka rollerde düşünemezler; çünkü bağımlılıkları, onların fonksiyon sistemlerinde birçok alanı etkiler. Bağımlı insanlar genellikle kendilerini kötü, çamura batmış bir durumda bulurlar. Başka bir alternatif rolleri olmadığını düşündükleri için, onların kendileri hakkında yapılarını ve yorumlamalarını değiştirmeleri çok zordur.
Onları anlamak ve yardım etmek için Kelly’nin “seçenek sonucu” nu bilmek önemlidir. Bir kişi, iki değerli yapıdan birini seçerken, sistemini genişletme ve tanımlama olasılığının en yüksek olduğunu düşündüğü alternatifi seçer. Bağımlı insanlar için bu bağımlı rollerinin devam etmesi çok çekicidir. Seçenekleri saklıdır çünkü gerçekleştirilmesi mümkün bir alternatif gözükmez. Bu durumun devamı, onların yapılar sisteminde bir iptale neden olur ve böylece psikolojik rahatsızlıklar baş gösterir.
Kişisel yapılar teorisi psikoterapisinin amacı, dünyayı anlama ve davranmada bireyin kapasite gelişimini artırmaktır. The Prochaska, DiClemente ve Norcross, 1992’de bağımlı insanlar için kişisel yapılar psikoterapisini kullanmak üzerine bir model geliştirdiler. Değişim modeli adı verilen bu model 3 evreden oluşuyordu: ön-seyretme ve seyretme, hazırlık ve faaliyet, yönetim. Bu model, insanların değişim süreçleri açısından yapıcı varsayımla da tutarlıdır.
Ön-seyretme ve seyretme: Ön-seyretme, problemin varlığı hakkında en az seviyedeki uyanıklık durumudur. Bazı bağımlı insanlar gerçekten de kendilerini bağımlı olarak yorumlayamazlar. Klasik bağımlılık tedavisinde buna “inkâr” denir. Bağımlılar seyretme safhasına geldiklerinde, kendilerinin bağımlılık problemi olduğunu ve bununla baş etmeleri gerektiğini anlarlar. Tedavideki amaç, bağımlıların şimdiki durumlarını anlayıp yorumlamalarını sağlamaktır.
Hazırlık ve faaliyet: Terapistler danışanlarının terapideki sorumluluklarını paylaşabilirler, ancak danışanlar hayattaki değişimleri için sorumluluğu yalnız başlarına alırlar. Bunu da, terapi sonucunda istekleri ve seçenekleri doğrultusunda karar vererek yaparlar.
Kelly’nin “tehdit” tanımı öz yorumlamada görünür, yakın ve kapsamlı değişimdir. Psikoaktif madde kullanımını durdurmak kişinin kendisi ve diğerleri hakkındaki esas kavrayışını yıldırabilir. Danışan böyle bir tehditle karşılaştığında yapılacak en iyi şey, danışan merkezli olarak ona yardım etmektir.
Bazı özel plan ve teknikler de uygulanabilir. Bunlar; terapistle iletişim, rol oynama-Kelly’nin tekniği, aile görüşmeleri, maddi konular hakkındaki danışmalar olabilir.
Yönetim: Yönetimde değişim, bağımlı insanların tedavisindeki en önemli sorundur. Bağımlılar şimdiye kadar değiştirdikleri yeni benliklerini yönetmek zorundadırlar. Bazen duygu durumu olarak (kızgınlık, hayal kırıklığı) bazen de bir olay olarak (içkili bir toplantı) karşılarına engel çıkabilir. Eski benlikleri ve yeni benlikleri arasındaki farkı anlarlar.
Bağımlılık tedavisinde kullanılan tekniklerinden biri, zaman bağlayıcıdır. Bu yöntem Kelly’nin yöntemlerinden biridir. Teröpatik diyaloglardan oluşan bu yöntem, geçirgen olan bazı yapılar azaltmayı amaçlar. Özellikle geçmişte takılı kalan bağımlılar için uygundur. Başka bir strateji, kısıtlayıcı öz-sistem yapılarını kendisinin algılayacağı bir alana taşımaktır.
Özetle, kişisel yapılar kuramı bağımlılık için yararlı teknikler içerir. Kişisel yapılar kuramını terapide uygulamaya nasıl çevireceğini bilmek bu nedenle önemlidir.


Referans: Klion, R., E. & Pfenninger, D., T. (1997). Personal Construct Psychotherapy of Addictions, Journal of Substance Abuse Treatment, 14, 37-43.


Makaleyi özetleyen: Merve Naç

Hiç yorum yok: