Freud ve Adler’den sonra Frankl, 3. Viyana Psikoterapi Ekolü olarak kabul edilen Logoterapinin kurucusu olarak kabul edilmiştir. Oluşturduğu anlam merkezli Logoterapi ekolünün temelleri çocukluk yıllarına dayanmaktadır. Doktorluk yaparken ailesiyle birlikte Naziler tarafından ölüm kamplarına gönderildiler. Kamp boyunca yaşadıklarını küçük kâğıtlara yazarak kaydetti ve insanın anlam arayışı adlı eserde bu deneyimlerini yayımladı. Bu acı kamp deneyiminden sonra özgürlüğüne kavuşan Frankl, Viyana’ya dönerek Logoterapiyi kurdu. Hayatına yüzlerce konferans, seminer, kitap, makale sığdırdı. İnsanın yaşamı anlamasında Logoterapi 3 temel kavram üzerinde durur. Bunlar yaşamın anlamı, anlam istemi ve istek özgürlüğüdür. Frankl’e göre her insanın hayatta uğruna yaşanacak belli amaçları ve idealleri olması gerekir. Herkesin yaşadıkları ve hayattan çıkardıkları anlam farklıdır ve kişiye özgüdür. Varoluşçu psikoterapiyle özdeşleştirilen Logoterapinin kendine has psikoterapik yöntemleri vardır. Logoterapide insan sorumlu olan kişidir. Kendi varoluş sorumluluğunu ve neye, kime karşı sorumlu olduğunu kendisi fark ederek anlamaya çalışmalıdır. Ve bunu yaparken herkes özgürdür. Yaşamda özgür olan insan bir şeyi kabul ya da ret etme seçimine sahiptir. Logoterapi insanın mutlu ve sağlıklı olabilmesi için anlam arama arayışına yardımcı olmaya çalışır. Çünkü Frankl’e göre bu arayış onun hayatta kalmasını sağlayan ve motive eden en temel güçtür. Sorumluluk, değerler, idealler, bilinç, sevgi, acı, kendini aşma, anlam isteği, seçimler, yaratıcılık, mizah duygusu, bilinçdışı logoterapinin en önemli kavramlarıdır. Anlam iradesinin engellenmesi ve varoluşsal boşluk, kendini gerçekleştirme, noödinamikler, varoluşsal acı ve nöojenik nevrozlar insanı etkileyen ve çatışmalara neden olan sorunlardır. Logoterapinin tedavide kullandığı yöntemler şunlardır. Çelişik niyet tekniğinde (paradoxical intention) kişinin korkudan kaçması engellenerek, korktuğu şeyi yapması ya da arzulaması sağlanır. Böylelikle sıkıntı yaratan korkunun yerini çelişkili bir niyet alır ve sonuç olarak da korku ya da kaygıda azalmış olur. Kişinin korktuğu şeyin arzulanması istenir. Çünkü ne kadar düşünür ve üstüne giderse kaygı ya da korkusunu o kadar azaltır. Hastanın durumunu kendine gülünç göstermesi için sağlam bir mizah duygusu gereklidir. İkinci olarak düşünce odağını değiştirme tekniği (de-reflection) kullanılır. Kendileri hakkında aşırı niyet ve aşırı düşünmeye karşı insanların düşünce odağının dağıtılmasıdır. Böylece problemin düşünülmemesi ve düşüncenin başka yöne odaklanması sağlanır. Genelde cinsel sorunları olan insanlarda kullanılır. Tutumların biçimlendirilmesi tekniğinde ise kendisi ile ilgili olumsuz düşüncelere sahip olan bireylerin yanlış tutumları tespit edilerek değiştirilmeye çalışılır. Logodrama, çekici teknik, logoterapik rüya analizi kullanılan diğer yöntemlerdendir.
Reference
Ph.D., R. Psych. Marshall, M.: Guide to the Fundamental Principles of Viktor E. Frankl’s Logotherapy. Maritime Institute of Logotherapy
Makaleyi özetleyen: Tuğçe Çekiç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder