Lilypie Trying to Conceive Event tickers

19 Aralık 2010 Pazar

Makale Özeti: Jung, Jungians, and Psychoanalysis

Psikanalizin sahibinin kim olduğu sorusu şu an bize garip gelebilir; fakat bu, psikoloji tarihinin anlaşılması güç konularından biridir. ‘On the History of the Psychoanalytic Movement’ kitabında Freud, psikanalizin yaratıcısının kendisi olduğundan ve psikanalizi kendisinden başka kimsenin daha iyi bilmediğinden bahseder. Freud burada yazdıklarıyla, Jung ve Adler’in psikanaliz terimini kullanmayı bırakmalarını ister.

Adler, Freud’un bu ihracına, alternatif bir topluma ‘The Society for Free Psychoanalytic Research’ ismini koyarak cevap verir. Adler, Freud tarafından çok kırılsa da, bunun kurumsal bir konu olduğunu, bireysel bir konu olmadığını vurgular. Eğer Adler’in Freud’a olan tepkisi yanlış olsaydı, Adler ‘Psychoanalysis’ terimini kullanmayı bırakacaktı. Adler’in tersine Jung, kendini tamamen hayattan çeker. Jung, IPA (International Psychoanalytic Association) başkanlığı ve üniversite profesörlüğü de dâhil olmak üzere bütün kurumsal pozisyonlarından çekilir. Ayrıca Jung, Zurich psikanalitik toplumundan da ayrılır ve hayata dönmenin tek yolunu analitik psikolog olmakta bulur. Ellenberger, Taylor ve Shamdasani, Jung’ın psikanaliz dışındakilere de önemli derecede ilgi ve yöneliminin arttığını belirtirler.

Jung’ın Freud ve IPA ile olan deneyimi, derin organizasyonel sonuçlara yol açmıştır. Jung, düşünce ve tutumlarını değiştirdikten sonra da kendi çalışmalarını ileri götürebilecek yeni organizasyonel yapılar bulmak zorunda kalır. Bu yapılar, kendi fikirlerinin kalitesine ve o zamanki ihtiyaçlara cevap verici nitelikte olmalıdır. Ayrıca bu yapılar, kaçınılmaz olarak Jung’ın psikanalizle ilgili yaşadığı travmayı yansıtır. Bu yapılar gelişirken, travmanın etkisiyle psikanalizle çatışan ve belirsizliklerin olduğu yönler olur; bu da bazı ayrılıklara sebep olur.

Freud’un Jung’ı saf dışı bırakmaktaki kararlılığı, Jung’ın düşüncelerini takip edenleri azaltmaz; hatta Jung’ın sadık takipçileri mücadele etmeye devam ederler. Fakat diğerleri Jung’ı efsanelerin ve rüyaların popüler yazarı olarak görürler, ayrıca onlar Jungcı kuruluşların ve Jung’ı takip eden pratisyenlerin farkına varabilirlerdi. Freud tarafından Jung’a karşı başlatılan mücadele daha da ağır bir hale gelir. Öyle ki dil, analitik psikolojiyi dışarıda bırakır. Sosyal savunmanın, psikanalize iz bırakan sınırları koyma amacıyla yapılan, görünmez, sağlamlaştırılmış mücadelesi başarıya ulaşır. Ayrıca bu sınırlar psikanalizin bütünlüğünü ve merkez fikirlerini tehlikeye sokar. Jung çok fazla ileri gidebilen uyarıcı figür olarak kalır. Ayrıca Jung, neyin kabul edilebileceğinin tehlikeli sınırlarını belirleyen kişi olmuştur.

Jung’ın kendi çalışmalarını ilerletmek ve desteklemek için kurduğu organizasyon ‘Psychological Club’tır. Jung bunu ‘grup psikolojisindeki sessiz deney’ olarak adlandırır. II. Dünya Savaş’ından sonra analitik psikolojideki resmi profesyonel eğitime, Jung isteksiz olarak başlar. Yaşlılığı ve hastalığı onun rıza göstermesine sebep olur. Jung’ın Psikolojik Kulübü’yle psikanaliz arasında hep bir fark olmuştur ve ikisi de birbirleriyle yarışmaya zorlanırlar.

Referans:
Eisold, K. (2002). Jung, Jungians, and Psychoanalysis. Psychoanalytic Psychology, 19, 501–524.

Makaleyi özetleyen: Tuba Kocatepe

Hiç yorum yok: